UzaklarUzaklar hüzün yüklü Zamanlar acı, keder dolu Dibe çakılmış bir gemi gurbet Kımıldamıyor, hiç kımıldamıyor yerinden Treni bekledim Kimse yoktu istasyonda Kimse gelmeyecekti de Olsun dedim... bekledim Geldi koca tren Kimse inmedi Beni de almadı Sonra o düdük sesi Yine ağır ağır hareket etti Sislerin içinde kayboldu gitti İçimde bir gariplik Bakıp kaldım ardından Memeleket tüter burnumda Ah! şimdi yine evimde olmalıyım Zeytin ağaçlarının arasında Yemyeşil o dağın dibinde Balkonumda kahvaltı keyfi Çayımı yudumlardım sabah serinliğinde Sonra yine inerdim sahile Martıların sesini dinlerdim Yalınayak yürürdüm kumlara bata bata Dostlar yine çınarın altında Karşıda maviler .. sıcacık eserdi rüzgar Banklarda oturup denizi seyrederdim Avare, aşk şarkıları söylerdim İçim açılırdı yine Bir hoş olurdum Martılar bağrışır Uçuşurlar mavilerin üzerinde Beyaz beyaz... savrulurlar Islanmayı özledim Dökülmeli üzerime Serin serin yağmur damlacıkları Maviler çıldırtır beni Dalgalar kudurur... /vurur Vurur kayalıklara Yavaş yavaş yürürüm Islak... mavi mavi Bir de bir şarkı çalmalı uzaklardan Nağmeleri karışmalı dalgalara O benim sevdiğim; Mazimi anlatan şarkı ’Aşk oyunu bunun adı, ayrılınca kalmaz tadı’ Diye dinlemeliyim deli deli Gecelerde bir dost O da gurbet kuşu Bağırsam duyacak sesimi O da yaban ellerde O da dertli Aynı benim gibi Ondan anlarız birbirimizi Biliriz... biliriz hallerimizi O da karalarda yapayalnız Karalarda yaralı Benim gibi mavilere... memleketine sevdalı... Fikret Şimşek |
O da gurbet kuşu
Bağırsam duyacak sesimi
O da yaban ellerde
O da dertli
Aynı benim gibi
Ondan anlarız birbirimizi
Biliriz... biliriz hallerimizi
can evimden vurdu bu mısralar... yana yana okudum dizeleri memleketimi çok özlemişim,kadim dostlarımı,tanıdık sokakları.... vuslat bedene bürünüp el salladı sanki... kutlarım...