ALLAH EMRİNİ İŞLİYOR
Anacığım! Hava çok soğuk olacakmış,
Diz boyu kar yağacakmış, Tipi, fırtına hırçın hırçın esecekmiş, Arabalar; yolda, belde kalacakmış, Anam büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Amcacığım! Bu yağmurlar neden yağmaz? Nehirler, suyunu çekti, otlar kurudu, Hayvanlar, nebatlar susuz kaldı, Ağaçlar kurudu, toprak çölleşti, Amcam Büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Dayıcığım! Çok yağmur yağacakmış, Afetler, heyelanlar olacakmış, Yağmurda herkes perişan olacakmış, Ne yapalım, gereken tedbiri alalım mı? Dayım büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Teyzeciğim! Ekinler yağmursuz, Ağaçlar, otlar, çöpler kurudu, Derelerde, nehirlerde sular çekildi, Şehir şebekesine su gelmiyor, Teyzeciğim durumumuz ne olacak? Teyzem büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Babacığım! Bahar geldi, Ağaçlar, sebzeler çiçek açtı, Allah korusun bir don olsa, Bu çiçeklerin hâli nice olur? Bu yıl meyve, sebze olmazsa, İnsanlar ne yer, ne içer? Babam büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Halacığım! Deprem olacakmış, Evler yerle yeksan olacakmış, Bebekler ana babasız kalacakmış, İnsanlar çadır kentte yaşayacakmış, Halam büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Abiciğim! Heyelan olacakmış, Dağlar kayık gibi kayacakmış, Arılar kovanlardan kaçacakmış, Canlılar evsiz barksız kalacakmış, Abim büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Dedeciğim! Tsunami olacakmış, Dev dalgalar şehirleri basacakmış, Yıldızlar denizlerde yüzecekmiş, İnsanlık birbirinden kaçacakmış, Dedem büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Ebeciğim! Kıyamet kopacakmış, Dağlar hallaç pamuğu gibi olacakmış, Bütün mahlûkat tarumar olacakmış, Evlat; ana babadan kaçacakmış, Ebem büyük bir tevazu içinde Ellerini göğsünün üstüne koyar: “Evladım! Allah emrini işliyor.” Der. Allah’a büyük bir tevekkülle Yürekten teslim olan Müslümanlar, Tefekkürle yaratana teslim oldular. Teslimiyet! Ama gerçek bir teslimiyet, Tefekkür! Ama gerçek bir tefekkür, Sabır! Ama gerçek bir sabır, Kuşatmalı bütün benliğimizi, Bize hatırlatmalı gerçek kimliğimizi. Onlar hiçbir zaman tedbirsiz değillerdi, Alınması gereken tedbirleri almışlardı, Sonunda Allah’a teslim olmuşlardı. Felâketin, mükâfatın bir imtihan olduğunu, Her zaman sabredilmesi gerektiğini, İnanarak ve yaşayarak biliyorlardı, Rızkı veren Rabbimiz diyorlardı… Beklenen yağmurlar sonunda yağdı, Susuz gönüllere bereket ağdı. Gözyaşı döken barajlar doldu, Kuraklık sonbahar yaprağı gibi soldu. Yer, gök suyunu aldıkça aldı, Mahlûkatı beşer suya kandıkça kandı. Yeryüzünde çeşit çeşit meyveler, Ağaçlar, otlar, ekinler sebzeler, Allah’ın Rahmetine daldıkça daldı… Allah’ın izniyle tohumlar biter de biter, Her taraf cennet gibi yemyeşil olup gider, Yerden, gökten fışkırır bereket, İlahi adalete teslim olur hareket. Bu bereketi; şükredenler, Zorluklara sabredenler, Allah’a büyük bir tevekkülle, Bağlanan samimi yürekler, Anlayıp hakkın peşinden gider, Ruhunu yüce Allah’a teslim eder. Yüce Allah’ı tanımayanlar, O’nun emirlerine sarılmayanlar, Hakkın yerine batılı rehber alırlar, Rahmetten mahrum kalırlar Çünkü kalpleri vardır hissetmezler, Kulakları vardır işitmezler, Gözleri vardır görmezler… Gerçek iman edenler, Büyük bir teslimiyetle, “Alla emrini işliyor” derler. Yüce Allah’a teslim olup giderler… 19.10.2006 Yukarı Çulhalı Akdağmadeni/Yozgat |
Bir don olayı olsa, bu çiçeklerin hâli ne olur?
Bu yıl meyve, sebze olmazsa,
İnsanlar ne yer ne içer?
Evladım! Allah emrini işliyor…
Allah’a büyük bir tevekkülle teslim olanlar,
Tefekkür ederek Allah’a teslim oldular.
Teslimiyet! Ama gerçek bir teslimiyet,
Tefekkür! Ama gerçek bir tefekkür,
Sabır! Ama gerçek bir sabır…
Güzel ve anlamlı bir şiirdi. Tebrik ederim.
Saygı ve selamlarımla.