SUS SAKIN KONUŞMA...Gözlerin daldı değimli ufuklara, Oturduğun kayadan denize sürüp kendini, Hırçın dalgaları dinliyorsun, O da ne sen ağlıyor musun? Ama neden? Sus, sus, Konuşma, son kez dinle. Hep bunu istememiş miydin sen? Her gidişinle hayatımı parçalamadın mı? Her kapı çarpışında düşünmeden duvarları yıkmadın mı üzerime? Al işte bak kurtuldun benden. Sus, Sakın, sakın konuşma. Keşkeleri hiç sevmemişimdir, Ve sen hiç duymadığım kadar çok keşke tattırdın, Biçare karanlık yüreğimde fırtınalar kopardın, Yaktın, yok ettin tüm hayallerimi, umutlarımı. Sus, Ne olur, sakın konuşma… Oysa ilk karşılaştığımız gün, Durakta bekliyordum bir bahar sabahı, Her zamanki gibi çok acelen vardı, Bana çarpıp düşürdüğünde ellerini uzatmıştın, Ben, o eller hep bana uzanacak sanmıştım, Ne kadar yanılmışım, ne kadar safmışım. Sus! Sakın sakın konuşma. Sadece dinle, bir kez olsun dinle, İlk buluşmamızda o gözlerin yüreğime akıverdi, Ve kalbimin müebbet mahkûmu oldun, O kadar çok sevdim ki seni, her şeyimdin, Senden karşılık bulduğumu düşündüğümde, Düşündüğümde diyorum ama zamanla anladım ki, Hiç karşılığı olmamış tutulduğum sevda yolunun. Sus, Ne olur sus konuşma sus. Her şeyini kabullendim, affettim, Bağırmalarını, aşağılamalarını, Tüm yalanlarını, oyunlarını kabul ettim, Seninle sabah uyanmak mutluluğumdu, Seni kaybetmeyi göze alamıyordum, O doğru noksanlı yurdun bağrımı yollara vurdu. Sus, sus sakın konuşma, Sus… Bilmiyordun değil mi? Hesapsız dokunduğum kalbinin acımadan, korkmadan, Beni hasta ettiğini, yavaş yavaş eridiğimi, Bilmiyordun senin için neleri yitirdiğimi, Ama İhanetin, son demin çanını çaldı, Ve masal bitti geriye hiçbir şey kalmadı. Sus! Sakın sakın konuşma, sus. O gece en sevdiğin yemekleri yaptım, Masayı hazırladım mumları yaktım, Ve en sevdiğimiz şarkı çalıyordu teyipte, Ve son dansa kaldırıyorsun beni, Başım dönüyordu ama içtiğim meyden değil, Her yer dönüyor gözlerim kararıyor, Seni seviyorum dudaklarımdan dökülen son cümle oluyor, Son dansta kollarına bırakıyorum cansız biçare bedenimi. Sus, sus, Artık hiç hiç konuşma sus. Mezarıma kırmızı güllerle gelmişsin şimdi, İşte beni bu kadar önemsemişsin, Bu kadar tanıyabilmişsin, Oysa ben gülleri değil papatyaları severdim, Ama doğru senin için neydim ki (?), Sus, sus... Boşuna konuşma, konuşma artık sus. Hadi hava kararıyor, Kışın deniz havası üşütür insanı, Hasta olursan kim bakar sana? Hadi sevdiğim, can tanem, kara sevdam kalk, Ve beni özlersen ufuklara bak, Ben orada hala seninle son danstayım, Sus can tanem, sus, Artık değeri yok , Sadece sus, sus, sus… N.C.U 15 KASIM 2009 |
Oturduğun kayadan denize sürüp kendini,
Hırçın dalgaları dinliyorsun,
O da ne sen ağlıyor musun?
Ama neden?
Sus, sus,
Konuşma, son kez dinle.
Hep bunu istememiş miydin sen?
Her gidişinle hayatımı parçalamadın mı?
Her kapı çarpışında düşünmeden duvarları yıkmadın mı üzerime?
Al işte bak kurtuldun benden.
Sus,
Sakın, sakın konuşma.
Keşkeleri hiç sevmemişimdir,
Ve sen hiç duymadığım kadar çok keşke tattırdın,
Biçare karanlık yüreğimde fırtınalar kopardın,
Yaktın, yok ettin tüm hayallerimi, umutlarımı.
Sus,
Ne olur, sakın konuşma…
Oysa ilk karşılaştığımız gün,
Durakta bekliyordum bir bahar sabahı,
Her zamanki gibi çok acelen vardı,
Bana çarpıp düşürdüğünde ellerini uzatmıştın,
Ben, o eller hep bana uzanacak sanmıştım,
Ne kadar yanılmışım, ne kadar safmışım.
Sus!
Sakın sakın konuşma.
Sadece dinle, bir kez olsun dinle,
İlk buluşmamızda o gözlerin yüreğime akıverdi,
Ve kalbimin müebbet mahkûmu oldun,
O kadar çok sevdim ki seni, her şeyimdin,
Senden karşılık bulduğumu düşündüğümde,
Düşündüğümde diyorum ama zamanla anladım ki,
Hiç karşılığı olmamış tutulduğum sevda yolunun.
Sus,
Ne olur sus konuşma sus.
Her şeyini kabullendim, affettim,
Bağırmalarını, aşağılamalarını,
Tüm yalanlarını, oyunlarını kabul ettim,
Seninle sabah uyanmak mutluluğumdu,
Seni kaybetmeyi göze alamıyordum,
O doğru noksanlı yurdun bağrımı yollara vurdu.
Sus, sus sakın konuşma,
Sus…
Bilmiyordun değil mi?
Hesapsız dokunduğum kalbinin acımadan, korkmadan,
Beni hasta ettiğini, yavaş yavaş eridiğimi,
Bilmiyordun senin için neleri yitirdiğimi,
Ama
İhanetin, son demin çanını çaldı,
Ve masal bitti geriye hiçbir şey kalmadı.
Sus!
Sakın sakın konuşma, sus.
O gece en sevdiğin yemekleri yaptım,
Masayı hazırladım mumları yaktım,
Ve en sevdiğimiz şarkı çalıyordu teyipte,
Ve son dansa kaldırıyorsun beni,
Başım dönüyordu ama içtiğim meyden değil,
Her yer dönüyor gözlerim kararıyor,
Seni seviyorum dudaklarımdan dökülen son cümle oluyor,
Son dansta kollarına bırakıyorum cansız biçare bedenimi.
Sus, sus,
Artık hiç hiç konuşma sus.
Mezarıma kırmızı güllerle gelmişsin şimdi,
İşte beni bu kadar önemsemişsin,
Bu kadar tanıyabilmişsin,
Oysa ben gülleri değil papatyaları severdim,
Ama doğru senin için neydim ki (?),
Sus, sus...
Boşuna konuşma, konuşma artık sus.
Hadi hava kararıyor,
Kışın deniz havası üşütür insanı,
Hasta olursan kim bakar sana?
Hadi sevdiğim, can tanem, kara sevdam kalk,
Ve beni özlersen ufuklara bak,
Ben orada hala seninle son danstayım,
Sus can tanem, sus,
Artık değeri yok ,
Sadece sus, sus, sus…
-------------
Harika bir şiir okudum ,tebrikler
Sevgim sevginiz olsun can dost,sevgilerimle...