Cumhuriyet Destanı 1
Ağır ağır yağdı kar
ve hiç farkettirmeden geldi .....karlar üstüne bahar. O karlar başlangıcı unutulmuş ......bir kara kış ile gelmişti .........dallar altında erimişti ki ağaç yerli yerindeydi. Gece döndüğünde kötülüklerden güneş dallara misafir geldi ......buzlar çözüldü dallar dirildi, filizler baş gösterdi. Bahar ağacın kışla mücadelesi kışın ecele son nefesi ve kimse kışın öldüğünü düşünmedi çünkü koyunlarda üşümüştü artık post taşımıyordu kelleyi. Yeşile dönmeye başlayan filizler ilk meyvesini verdi güneşe ve güneş yola düştü karadeniz üstünde yıldızlar çoğaldı bir komutanın omuzlarında bir evrenin onuru vardı. ... Karadeniz dingin Karadeniz sabırlı -ve hiç olmadığı kadar- dizginlemiş kinini bekliyor. İlk meyve düştüğünde ardına Karayeli almış komutan ilk adımını atar Samsun kıyısına ve ardında fırtınaya döner karadeniz bir özgürlük türküsü çalar kemençe İpsiz Recep’in teknesinde. İlk adım düştüğünde onur toprağına gün mayısın on dokuzu bin dokuz yüz on dokuz ..................................bir milletin doğum günü Samsun doğuma tanık Samsun doğumun ebesi Samsun ilk sancı gecesi. ... Karayel daha da sertleşti karadenizle Yıldız da geldi poyraz da baş gösterdi ateşi orman orman taşıdılar içlere doğru fırtınanın altıncı günü Havzada bir paşa. Haziran on iki de Amasya’da karargah düşünceli karargah inançlı karargah ağlıyor çünkü yılan sınırları aşıyor. Gün zorluyor acımasız Yörük efe direniyor ileri atılıyor olmuyor geri çekiliyor. ... Ay temmuz’a dönmüş üçüncü gününde yaz dadaşlar diyarı Erzurum’da Rauf bey Ve bir paşa ellerinde poyraz ardında karayel ve yıldız yürür kongreye yirmi üç temmuza doğru çıkarıp miğferi takar kalpağını ve sine-i millette bir ferd-i mücahit etrafında toplanır kolordular yollar buna şahit. ... Sivas eylül’ün ikisinde Güneş avuçlarında poyrazı getirmiş yıldız nefes nefese takip etmiş karayelin soluğu kesilmiş. Amasya’da görüşmeler bitmiş. Başlayan sınırları çizilmiş bir vatan uğrana direniş. Geceyi hep gündüz .............gündüzü hep puslu yaşadılar ve yirmi üçüne geldi on dokuzdan ....................bin dokuz yüzlü yıllar. Ekim yirmi dokuzuncu gününde bir fidan gölgesi gibi meyvelenecek dallar yeşerdiler ve dirildiğini ilan ettiler öldü sanılan ceviz ağacının. Gün Cumhuriyet’in doğum günü Benim doğum günüm. Dedemin kurşunsuz mavzerinin muzaffer süngüsünün onurlu bedeninin gömüldüğü gün. ... Gel-Git -- Nurullah Nuri Yavuz |