ey sen en niyet ettiğim ibadetim
her gün bu saatte düşerim bu bahçeye
bir gün bir serseri rüzgar koparır dalımdan başka gün bir karıncanın adımına düşerim aklının alamayacağı sırlar içindeyim güzelim ölümü severim de bir tek senden geçemem gökten düşerim dala ancak daldan uçamam hep zamansız gelir her şey düşlerime bile geri dönüşümü olmayan paketlerde sevgim içime sevgi garg eder de çark etmez özüm yoktur gerçekte bu amansız derde bir çözüm kurarım kendimi zamanı şaşmış bir dünyaya boylu boyunca uzanırım mutluluğun kumsalına ellerim toprakta ruhumu yollarım ruhlar denizine vicdanım hapsolur ruhsuz kalmış bedenime karakter kişilikle savaşır ölür bencilliklerim kalemim yanar elimde sayfalarım tutuşur zaman öncesinden gelen bu mektup yok olur dayan sevgime düşen kelebek ölüm erken olur kral tahtında oturur taçsızken soytarı vurulur kanatsız havada durur kelebek diyarında krallar soytarıları bu diyarın altından taçlar takar ne gördüğün gerçek ne de gerçek var görmediğin bu tek cevaplık bir sorudur bilip de çözemediğin tersine akar içimdeki kum saati sen çözesin diye tek başına beklerim o gün gelmeyeceğini bile bile hesabı tutulmaz ödenmez günahların ülkesindeyiz ya seçeceğiz ya da seçileceğiz kader tarafından biliyorum yine yaşayacağız bunu en acı olanından Gel-Git -- Nurullah Nuri YAVUZ |