Kuru Kayma Bir HayatBen beni bileli! Üşümek nedir bilmedim hiç İt gibi aç ve çıplak dolaştım sokaklarda Bela ensemde Bir mermilik yer hep oldu şakağımda İşkenceyide gördüm sürgünüde Sırf gıcıklık olsun diye gülümsedim hayata Gülümsedikçe bir tekme daha indi böğrüme Ben yine de gülümsedim var gücümle Ne anam oldu sıcak bir aş pişirecek Ne babam, hayatı öğretecek! Yurdun soğuk ve merhametten uzak duvarlarında Yediğin dayak kadar, sesinin yankısıda yakıyor canını Hani ağladıkça güneşi tutacaktık? Dağlarımız yeşerecekti, hani??? Hüzün, keder, kader! En son gülmeyi öğreniyorsun Hüzne bulanmış haliyle! Sıradan, alelade, Düşecek gibi eğreti duruyor dudağının köşesinde! Bilmem mavisini gökyüzünün, Umut lügatımdan dört yaşımda çıktı, Hala sesi kulağımdadır, Gelecekler değilmi annem ile babam! dediğimde, Bakıcının attığı tokadın sesi, Acısından ve izinden bahsetmiyorum bile! Kuru kayma bir hayat benimki Karanlık şehrin asi çocuğuyum Sokaklarda yalnız gezer Denizle boy ölçüşür Sokak lambalarıyla dalaşırım Anarşistte oldum devrimcide! Şimdi söyle bana sevgili, Sevilmeyi bilmeyen biri sevebilir mi??? G.Sarıoğlu ikibindokuzun/onuncuayının/yirmisekizincigünü geceye/yürürken/gün |
Karanlık şehrin asi çocuğuyum
Sokaklarda yalnız gezer
Denizle boy ölçüşür
Sokak lambalarıyla dalaşırım
Anarşistte oldum devrimcide!
Şimdi söyle bana sevgili,
Sevilmeyi bilmeyen biri sevebilir mi???
*******************************
Aslında daha çok bilir/bilmeli demek isterdim
ancak; yaşam öyle acımasız ki, işte yürek denen
o minicik et parçası oluveriyor taş.
Hayat denen şeyin size tanımadığını siz tanıyın
kendinize olmaz mı?
Şiirin sadece bir kurgudan ibaret olması temennisiyle.
Gönülden bir günaydın.