Acı arsızı gönlüm
.
Bir servi ağacının altına uzanıp, boylu boyunca Parmaklarımın arasına bir sigara tutuşturup Ruhumu gökyüzüne salıversem martılarla Bekleyemem akşamı; efkarlanmaya Daha kaç yalnızlık eskitmem lazım bu dört duvar arasında! Kaç gece, kaç türkü, kaç paket sigara… Kaç bin kez daha pişmanlık duymam… Ağlamak için tenha bir yer kollamıyorum artık İstesem de yapamıyorum bunu Nerede aklıma düşse gözlerin söz geçiremiyorum gözlerime Oysa sen gülünce inciler dökülürdü içimin merdivenlerinde Pişmanlık ne demek çok iyi bilirim ben Ertelediğim her şey için en az yüz kez pişman oldum ben Ve en çok erteleyenler bilir kavuşmanın kıymetini En çok ben bilirim garda bir treni beklemenin… Kavuşmanın, sarılmanın nasıl hissettirdiğini… ah benim yarası bir türlü kapanmayan acı arsızı gönlüm hiç kimsenin şahitlik edemeyeceği bu sevdayı şimdi gömme vakti çoruh’un sularına Ve ben şimdi düşen son cemre ile yeniden can bulacağım toprak ananın rahminde Gülbeyaz Sarıoğlu İkibinonsekizin/dördüncüayının/onikincigunu |
bu dört duvar arasında!
çok güzel şiiriniz için sizi kutlarım , hiçbir gönlün acı arsızı olmaması umuduyla, olacaksa arsızlık sevgiye olsun diyorum, saygı ve selamlarımla