Eylül ve Kuşlar
.
Sekiz katının sekizine birden kilit vurup cennetin, Cehennemin yedi katının yedi kilidini de, Boynuma asıp geldim. Herkes sever güzelken birbirini, Siz beni; bir ölünün morarmış bedeninde sevebilir misiniz? Ne mi görüyorum gökyüzüne bakınca? Anlatayım size Bayım! Kanadı kırık göçmen kuşlar görüyorum, Oysa çoktan göçmeliydiler uzaklara! Belli ki dökülen yapraklarının intikamını böyle alıyor sonbahar, O da ağlarken görülmeyi sevmiyor belli ki! Siz Bayım nasıl akıl edemezsiniz! Bir kadının kanatlarını kırmanın, Bir kuşun kanatlarını kırmaktan farksız olduğunu, Üstelik bir eylül vakti! Tam da kuşların göçe hazırlandığı… Zaman; Bir kovanın çatlağından sızıp giderken su gibi… Ve siz Bayım, Yersiz bir hınçla sıkıp avuçlarınızı! Oturmuş kuşlara kızıyorsunuz, Kanatlarını kırdığınız için Eylül’ü ve sizi terk edemeyen kuşlara… Gülbeyaz SARIOĞLU ikibinonyedinin/onuncuayının/dördüncügünü . |
Anlat ki yedi düvelden bahsedelim.
Ve kanatları kirık martilar geciyordu hayat ışıgında saat yediyikırkdokuz gecince
Sonra bir kaleme
Bir kağıda uzandı eller
Her hangi bir zaman diliminde
Ve son olarak
Yüzellibeşi aradım
Yine kayipmissin sehrin siirlerinde...
Eyvallah
Onbirekimikibinonyedi saat yirmi iki onbir