Kuru KalabalıkBir mutsuzluk. iki… üç. çişi gelen ufak çocukların nazları… bir bahardan kalma sonbahar gününde yaz sıcağı, sokağa çağırıyor akranlarımın çığlıkları, evimin odasına yığılıp kalan güneş ışıkları, denizden yağmur kokusu geliyor... bir mutsuzluk… iki… üç… pazara annemle çıkmak korkusu, pazardan yalnız geçmek korkusu, pazarda kaybolma, pazarda yitip gitmek korkusu... bir mutsuzluk. iki… ben çocukken, ben küçükken; küçüklüğümü kabul etmeme yaşları kardeşe abi, abiye akran davranışı birileri beni bisikletleriyle kovalıyor… bir mutsuzluk iki mutsuzluk üç mutsuzluk… telefonlarıma onlar bakıyor! giden ben bile olsam, güle güle diyen ben oluyorum yine! telefonlarıma ben bakarım; apartman boşluğuna attığım hayali kahramanım olmayınca… canım sıkıldıkça doğum günüme gelmiyor arkadaşlar bedenimi sınıyorlar; zannımca… bir… iki… üç mutsuzluk. akşam ezanı sesi., elimde kutsal kitap… belimin üstünde tutuyorum ve sertleşiyor çocuk kaslarım! bir cami bahçesinde, günah dedikleri futbolu oynuyorum, gollerin ikisi benim; üstelik kendi kaleme… sevinçten ağlıyor, üzüntüden gülüyorum. bir iki mutsuzluk… annem çağırıyor. annem bağırıyor annem arıyor beni annem sarılıyor; bulunca beni komşu bahçelerinde… mutsuzluk… ben büyüğüm iriyim biraz daha. ‘abi’ diyor yeni doğan çocuklar ben saklambaç oynuyorum mahalleliyle. ufaklığın biri topu elle kesiyor: kırmızı kart! ben vuruyorum gol oluyor ben vuruyorum gol yağıyor ben son dakikada eve gidiyorum; babam çağırıyor. bir… iki… üç… istop! Halil Babür 2 Eki. 09 |