GÜLBEDENKimmiş, bu devre inat, nal çakıyor atına, Yeni bir taht bezemiş, gönül saltanatına... Değil mi ki, diyormuş, gönlümün amiri kim? Ben her derde devayım, son kalan Lokman Hekim. Yalnız bakamam diyor, açık yaralara ben, Bizdeyse dert bir tane, açık yara tüm beden! Feleğin cevri çoktur, boşa mı dönekliği? Zakkum çıkıyor şimdi, dört bir yana ektiği! Sonra bir dükkan tutup, baylara uzatıyor, Gönülsüz geçenlere, koltuk koltuk atıyor... Ben yazıdan-yabandan, toplarım kır çiçeği, Bir taç yapıp başıma, beklerim geleceği. Sabır bende sazlıktır, kaç ney çıkar kim bile? Ölümü kaç kez gördüm, el ettim güle güle... Burası dost kapısı, eksilmez, gelip-giden, Ne kalanlar tükenir, ne de dönüp el eden. Koy ki, aşkta yalandır, yalandır yaylağımız, Büründü çimenlere, şimdi gönül dağımız... Çimen basma zamanı, sen de gel dolaş biraz, İster çiçek destele, ister kopar bir kiraz. Kimseler anlamadı, bu mevsim bağ bozumu! Kaç yıl oldu kaybettim, burada son kuzumu... Köşkümde, sarayımda, içimde şimdi benim; Çiçeklerimi sular, her sabah Gülbeden’im... Hayrettin YAZICI |
akçay sıze el sallıyor