Günah
Her yanı çevrilmiş dipsiz bir deniz,
Ve rengi siyahtan öte; simsiyah. Biz de bu denize girenlerdeniz, Ya her gün, ya akşam yahut bir sabah. Bu deniz bir damla sudan da yoksun, Görünmez ufkunda sahici sahil. Görünen ne varsa hepsi hep füsun, Bu deniz; kalplere susamış katil. Geçmişten bugüne hikâyeleri, Anlatılır durur can verenlerin, Yok geçen bir kulaç olsun ileri, Yeri derinlerde hep girenlerin. Dalgalar yükselir, en yakınına, Bir perde olur ve öylece durur. Durulur, derlerse, inanma buna, Bu deniz hep bir kat daha kudurur. Tadı en zehirli zehirden acı, Bir tatlı lokması sadece bir an. Gerçi var, var ama zehrin ilacı, Denizin içinde su gibi zaman. Son damlada elbet, düşer nihayet, Ve bir azap olur, ilaç şişede. Dalmışken, kopunca birden kıyâmet, Bu deniz yer alır hep başköşede. Bu deniz, bu deniz onca haliyle, İzahı olmayan bir büyük zillet. Ol, diyenin yerde temiz diliyle, Bu deniz, bu deniz bir ince illet!... Ankara, Ağustos 2009 |
o denizde boğulmayız inşallah...
saygılar.