ÖLÜM YEŞİL GELİR
Merdiven boşluğundaki ses sana ait değildi ,
Takunyaların sesiydi o , Kör bir karanlığa gömüldü gitti ... Kömür rengi bir ihtimaldi , Suçsuzluğu alnının , ki bu yüzden ; kavrayabildiği sadece boşluktu ellerinin ... Her şafak söküşünde , Saçaklarda şarkılar söyleyen haylaz kırlangıçlara , bu yüzden eşlik ederdin sen... Babanın sigarasının ucundaki cinnet , kötücül bir suskunluk yüklemişti yüzüne ... Kehanet ; sadece seni görmüş olan gözleri , çukur kasabalarda çürüyecek onun ... Meyvası kahır olan bu iklimin kaypak rüzgarlarına , Sakın ola aldanma... ipini tutmakla erişemezdin güzel çocuk , o mavi uçurtmanın bahar düşüne... Kırık bardakların hikayelerini anlatıyorlar sana değil mi ? Üzülmüş dudakların bükülme biçimini , Seni hangi çayırda vuracaklarını da anlatırlar birgün , ÖLÜM YEŞİL GELİR , ALDIRMA... SARP ÖZDEMİR |
ölüm
geldiğince
nasıl olursa
kaçış olmayınca
yine güzel bir şiir...yine
Sevgimle