SILA
Seni düşünmekten geceler boyu,
Gözüme uykular girmez ne çare. Gurbet karanlığı bir dipsiz kuyu, Aldığını geri vermez ne çare. Gurbet değil sanki çöller diyarı. Susadım akmıyor vuslat pınarı. Harabeye döndü gönül duvarı, Eller yıkar amma, örmez ne çare. İçimde kasvet var, efkârla doldum, Şu cennet beldede sarardım soldum, Var mıyım, yok muyum? Bilinmez oldum, Herkes bakıp geçer, görmez ne çare. Her nereye gitsem avcılar avlar. Muhabbet ararken bozulur bağlar. Dermanım tükendi yol vermez dağlar, Ayrılık içime sinmez ne çare. Bir garip bülbülüm, ah ile zarda. Her çiçek açar da, gül açmaz burda. Her derdin ilacı, çaresi var da, Kimseler derdimi bilmez ne çare. Hangi yola girsem kader bağlıyor. Gurbet ciğerimi yakıp dağlıyor. Evvel damla idi şimdi çağlıyor, Akar gözyaşlarım, dinmez ne çare. Sılayı sevmenin cezası sürgün, Her zaman ağlatır, güldürmez bir gün, Bize matem olur, bayramla düğün, Yaralı gönlüme sinmez ne çare. 1988.BURSA… ......Mustafa YARALI |
Her zaman ağlatır, güldürmez bir gün,
Bize matem olur, bayramla düğün,
Yaralı gönlüme sinmez ne çare.
Sılayı sevmenin cezası sürgün
o sila olmazsa nasıl varı yoğu sahibine
vereceyiz o içimizdeki ilk nura
nefs talip olmuş ve sarmış sarmalamış
onun görevide o işte o sila o aşk olmazsa
onun şekli şemali yola gelişi bilmişliği
vb. kişi ağlarkende ora içinmi bura
içinmi yoksa didar içinmi sevgili
ustat ALLAH razı olsun haz aldık
çektin bizi bizden
hürmetler
selamlar.............