KEM KÜM
KEM KÜM
Ayaktan cehalet aşınca başı Karanlığa dalar yiter Nur-anlar Önce öğretene açar savaşı Bir harfe bir ömür köle duranlar Köy yerinde kalır, şehir göç alır Şehri kirletenler kimden öç alır Çeteleşir birbirinden güç alır İnsan boğazlayan adam vuranlar Alttan hayvan çıkar soysan çulunu “Neyime” der, kıpırdatmaz kılını Nefsine pazarlar hasba malını Erkeklik taslayıp bıyık buranlar Yaş yetmişe, seksenlere varmadan Ömür makarası boşa sarmadan Yolculuk son durağında durmadan Uyansın.. kırk beş yaşına varanlar Tövbenin adıydı Hakk’a yalvarış Ey aklı evvel! Ey! Kendinle barış Anlasınlar her yol Allah’a varış Çıkmaz sokaklarda adres soranlar Ashab-ı Kiram’a çevrilmeyen yüz Sarpa saran yolda yürür düpedüz Bir hadis eder mi bin bir sözünüz Üç günlük bir ilme akıl yoranlar Kemik tutar, sinir çeker ayağı Kayboldu Darwin’in iskelet çağı Sahte öpücüğün kirli dudağı Aşkla yanan bir maşuğu zor anlar |
On ikiden vurur şahit tut gözün
Aşkın ateşinden ses veren özün
Manası da mahyası da güzeldir.
Söylediğim gibi... tebrikler... Abdulkadir Güllü