CEYLÂN’LARIN YÜREĞİNDEN
Muazzam bir muhayyel vakite düşen yürek..
İç kabartan sellere dıştan çekerek kürek.. Bizi bizden götürdü, Ceylân’lar ülkesine Ceylân’ların mihengi bülbüllerin sesine Dinledik ki mâzinin ardında bir ceng sesi Önünde sefahata dalmışlık beyhûdesi Birbirine karışan âlemdeki kemâlat Ya haslete koşarak giden nazlıca bir At Ya da, atan ve tutan makam besli saltanat.. Bu yöne gideceksen yol; uzun, hâl; harmanlık Bize ne saltanattan, çok gelirken samanlık.. Bir dostun selâmını asra savuran yaba Yetmez mi? yarım asır, bir öşürlük hesaba.. Sahi ben ne diyordum, bir önceden sonraya Lâf uzatıp Anya’dan Mevlanâ’lık Konya’ya.. Maksat neydi? Ceylân’ın yüreğine dokunmak O yürekte İns gibi, şaibesiz okunmak.. Be adam! nedir söyle, seni sersemleten şey Dur biraz, soluklan ve ara ara, peyderpey Aklını topla başa, fikir mizanına dur; O zaman göreceksin, Şeytan eleyen kalbur Ceylân’lar ülkesinde Gül ravzasıdır sana; İşte bu, sığınışın bedeli Yaradan’a.. |