Sevda kenar mahalle dilberi
Fettan ve işveli
Küçük ayaklarında parlak işli takunyaları
İnletiyor taşlı sokağı
Kıvrak incecik beli zeytin karası gözleri
Saçlar desen kömür gibi yukarıdan toplar indirir zülüfleri
Birkaç kat rimellenmiş tel tel ayrılmış sineye batar ok kirpikleri

Giyim kuşam frapan
Rengârenk fırfırlı etekleri
Birkaç düğmesi açık ya beyaz ya da kırmızıdır gömlekleri
Erkekler ah çeker ardından mahallenin kızları da beddua
Sevda kendi havasında
Takmaz kafasına tokadan başka hiçbir şeyi
İhtiyar balıkçı babasıyla geçip gider günleri

Belalısı taksici Eşref
Sevdayı ne zaman görse olur bir hoş
He dese serilecek ayaklarına halı misali
Sevda bu aklı başka diyarlarda
Gönlü akıp gitmiş sağlık ocağında ki doktora
Arada bir kalbi tutar alır soluğu doktorda
Ayılıp bayılsa da anlıyor artık herkes Sevdanın ki numara
Belli adı gibi sevdalı genç doktora
Taksici Eşref olmuş sinir küpü
Doktorun yüzüne firar edecek bir gün okkalı yumrukları

Mahallenin yaşlıları akıl verir almaz
Doktor senin dengin değil deseler de aldırmaz
Aşk ateş olmuş yüreğinde nasihatler kulağında yel
Benden güzelini mi bulacak der kafasını çevirir geçer gider
Sanır ki doktorda ona yangın
Her gittiğimde gözlerime bakıyor der civanım

Günlerden bir gün temmuz sıcağı
Sevda inmiş sahile takunyaları elinde
Küçük ayaklarının izlerini bırakıyor ince kumun üzerine
Bakar iken uzak ufuklara doktorun hayali vardır kirpiklerinin ucunda
Bir anda bir ses duyar sıyrılır tatlı hayalinden
Komşunun kızı nefes nefese
‘’Sevda abla doktorun gitmiş tayini çıkmış uzak bir şehre
Annem dedi ki git Sevda ablana söyle’’
Sevdanın yüreği yangın yeri temmuzun sıcağı yetmezmiş gibi
Gözlerinden akar iki damla yaş
Olduğu yere yığılır kalbi duracak sanki yavaş yavaş…


Selma Ardıç TAN


...ve o işte küçük şirin balıkçı kasabasında
Sevda’nın sesi yankılanır sahilde
Dalgalar sevdayı anlatır
Martılar sevdayı anlatır
Ilık nemli sam yelleri
Onlarda sevdayı ve sevdanın aşkını anlatır
Bu küçük şirin balıkçı kasabasında.................deyivedim gari ( Aşık Luzumsuz)