MECBURî AYRILIK
Bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden
Her anı sevdalısı kokan hayatı Kırışık yanaklarından aşağıya doğru indi gözyaşları Her şeyi kabullenmişti bu dünyada da Bir tek çekip gitmesi koymuştu ona Mecburî gidilen ve bir daha geri dönülemeyen Başka bir âlem Biliyordu onu isteyerek bırakmadığını *** *** Eli artık eskimiş yer yer soyulmuş Kenarları pirinç çerçeveli aynaya uzandı Baktı ak düşmüştü saçlarına Böylemiydi o Hiç solmayan çiçek gibiydi yüzü Masasına döndü aldı kalemi Yazmaya başladı titrek elleriyle ** ** *** ** ** Her şey yalan bu cihanda Tek gerçek ölüm önce davrandı sana Bak kır saçlarıma kırışmış alnıma Bir tek hatıralar genç kaldı hafızamda Her zaman dipdiri ve taze gönül rafımda Sakladım çok korktum unutmaktan *** *** Yalanmış be sevdiğim yalanmış gönül bağım Göremedin senden sonraya kaldığım günleri Biliyorum görseydin böyle tek başıma bırakmazdın beni Her şey o kadar sahte yavan ki Utanıyorum buralarda sensiz yaşamaktan Bıraktın gittin lehçesini bilmediğim başka bir dünyaya *** *** Hala birlikte olsaydık belki daha güzel olacaktı Ben bu kadar karanlık görmeyecektim her şeyi Güneşi de götürdün giderken Şimdi ne gün doğumu var nede batımı Ne seher nede meltem Bir tek dört duvar bir masa birde taş plâk senden kalan Onlarda ve bende saklı senli hatıralar Bir de ayna var hani bana hediye almıştın Yıllarca ona baktım ona bakarak yaşlandım Sanki sen onun içinden beni seyrettin Taş plâk tan beni dinledin *** *** Şimdi bir düşüm bir umudum bavulumda Sana hazırlık yapıyorum Yanına geldiğimde Gittiğin yerin lehçesini öğret bana SELMA ARDIÇ TAN |