ÜŞÜYOR MUSUN GÜLÜM...
Birlikte yol aldığımız
O tozlu yollarda, Hani çisil, çisil yağan yağmur altında, Bir de ellerinle, ellerimi sıkıca tuttuğunda... Benim kanım kaynardı, Sende ateşimle yanar mıydın gülüm... Hani girmiştik ya seninle bir bara, Kafayı bulmuştuk suçu atmıştık rakılara, Yok sendeliyorduk sadece, sarhoş değildik, Sadece anasonun kokusuna yenilmiştik... Ben içmiş kendime gelmiştim, Yoksa sen sarhoş mu olmuştun gülüm... Hatırlar mısın nağmeleri titreten o kemanın telini, Bizi mest eden, istekleri seslendiren o kızın sesini, Birlikte sarhoş olana kadar dans edişimizi, Bir daha bırakmamacasına sardığımız bellerimizi... Ben sırılsıklamdım aşkından ... Halimi görüp de sevinmiş miydin gülüm.... Ne çok hüzünler paylaşmıştık seninle, Ne çok sevinçler, Kartaltepe’ nin kayalarının gölgesinde Ne güzeldi o atılan buseler... Dün yalnız gittim o bara Sarıldım, daldım sensiz anılara, Oturdum seninle oturduğumuz masaya Senin anınla, katıldım şarkılara, Sen yoktun, Artık hiç olmayacaktın, Az değil gülüm 30 yıl oldu seni bulalı o kahpe ölüm... Sen o gün öldün Ben her gün seni benden alan o faşist kurşunla öldüm Öldüm be gülüm... Dün mezarına uğradım, En sevdiğin güllerden diktim renk renk, Olsaydı avuçlarımda, Saçlarına taçlar yapacaktım... Bakma yaşadığıma Ben de artık o günden beri Yaşayan bir ölüyüm, Yaşayan bir ölü... (üşüyor musun toprak altında, sarılıp ısıtayım seni, bekle beni gülüm...elbet bize de uğrar ölüm o zaman yanına gelirim, gelirim be gülüm...) Kazım DOĞAN 04.06.2009 |
KUTLUYORUM..