MARAŞ OLAYLARININ GELİŞİMİ... Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayrılığının Kahramanmaraş’ta gerginliği tırmandırdığı bir dönemde, 19 Aralık’ta kentteki Çiçek Sineması’na, Güneş Ne Zaman Doğacak isimli filmin gösteriminde, patlayıcı madde atıldı. (Daha sonra bombayı Ökkeş Şendiler’ilerin attığı anlaşıldı.)Bombalama eyleminin karşı görüşlü kişiler tarafında yapıldığını ileri süren kalabalık sağcı bir grup CHP il merkezine, PTT ve TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) binalarına saldırdı.21 Aralık öğle saatleri Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı iki sol görüşlü öğretmen silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitirdi.22 Aralık’ta öğretmenlerin cenazeleri kaldırılırken büyük olaylar oldu. Cenazelerin getirildiği camide bulunan bir grup, ölenlerin cenaze namazının kılınmasına karşı çıkarak engellerken bir yandan da cenaze törenine katılanların camileri ateşe verdiği söylentisi kentin Sünni mahallelerine hızla yayıldı. Bunun üzerine harekete geçen silahlı ve sopalı kalabalık gruplar Kahramanmaraş’ın Alevi mahallelerine saldırdılar.Öldürülen insanların arasında hamile kadınların karınları deşilerek bebeklerin doğdurulmadan şişlenerek ve vurularak öldürülmesi aklıllarda kalan en büyük vahşetti. Bunun ertesinde ve toplamda üç gün süren saldırılar sonucunda; Resmi verilere göre 105 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 210 ev, 70 işyeri tahrip edildi. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500’e yakındır. Bütün bu saldırılarda saldırganlar kolluk kuvvetlerinin (polis ve asker) herhangi bir müdahalesi ile karşılaşmadılar. Olayın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger, soyadını Şendiller olarak değiştirmiş, daha sonra XIX.Dönem Kahramanmaraş milletvekili seçilmiştir.
NOT : ŞİİRİMDEKİ RESİM GERÇEK BİR MARAŞ KATLİAMI FOTOĞRAFIDIR...
Evlere ateş düştü, yanıyor içten , içten Yıkılıyor hane üstüne evler kerpiçten, Katiller yakıyor Maraşı, olmuşlar piçten, --- Yanıyor Maraş ölmüş insanlık, --- Yakanlara dedelerinden kalmış barbarlık...
Aydını, demokratı, alevi yi vurarak bitiremezsiniz, Küllerinden doğarlar onlar, körsünüz göremezsiniz , Siz hayvan oğlu hayvansınız, insanlığı bilemezsiniz, ---Kundakta bir bebek canı yanmış ağlıyor, ---Beşikleri alev almış bebekler ölüyor...
Galeyana gelip, işaretli evleri kundakladılar, Gözleri dönmüş cellatların, yakıp, yıktılar, Ellerinde makinalı tüfekler insanları taradılar, ---Göğe yükseliyor evlerden çığlıklar, ---Sevinç naraları atıyor, katil alıklar...
O pis ağızlarında, Allahü ekber nidaları, Bunlar insan değiller, gevşemiş vidaları, Örümcek bağlamış, gerçeği algılamıyor kafaları, ---Karanlık düzenleri uğruna söndürdüler ocakları, ---Aydınlar çoğaldıkça , tutuşuyor bacakları
Unutulmadı, unutulmayacak Maraş’ta yapılanlar, Bir gün hesap verecek Çorumu kana bulayanlar, Sivas’ta yaktıkları ateşte, bir gün kendileri de yanacaklar, ---Katiller hesap verecekler , etme bulma dünyası ---Sıkışmış dar düşünceye, basmıyor hiç kafası...
DOST YÜREKLERDEN DİZELER =============================================================== kan akıyor maraşta duman kapladı göğü ana karnında deşti doğmamış çok bebeği utanç içimde saklı kan aktı kaç sabahı adına insan koyduk kan içen o köpeği
ölüleri soydular yaktı çoğunu diri millete mephus oldu katillerin her biri içimizde sevgi var içtik türlü zehiri unutmak imkanlımı biz yazdık o tarihi
bu kaçıncı katliam hesabını unuttuk maraş malatya sivas fatsalarda ne gördük dersimi çoktan geçtik kerbelada kesildik bütün dünya biliyor deniz lerle asıldık
ahmet utanır demez din adına yapıldı insanlar diri diri ateşlerde yakıldı devlet baba büyüktür keyiflenip bakıldı zındanlar bize açık içeriye basıldık
AHMET BOGÜN ==============================================================
KAZIM DOĞAN 17.12.2008
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sevgili dost önce şiirinizi, sonra hikâyesini ardından da tüm yorumları okudum ve Sevgili şairim Güldane DAL'IN yaptığı açıklama hepimizin dikkatle okuması gereken ( daha önce bir kaç kez okuyan biri olarak söylüyorum) aydınlatıcı bir bilgi.
Ne Maraş olayları, Ne Çorum olayları, ne Sivas olayları hiç bir zaman, hiç bir şekilde, asla ama asla unutulmaması gereken en önemli olayların başında olmalı. Nedenleri ve niçinler hakkında hepimizin durup düşünmesi gereken çok acı ama gerçek olaylar çünkü. Ülkemde Mezhep ayrımlarının insanları ne hale getirdiğinin en büyük kanıtıdır bana göre.
Ben alevi değilim ama alevi felsefesini benimsemiş biriyim. Çok yakın zamanda gerçekleşmiş bir olayı paylaşacağım sizin ile. Örnek olması açısından.
Sanalda ( ben olduğum ortama sanal diye bakmam, benim için olduğum her yer reeldir çünkü) Bir gruba katıldım. Eğitimciler adı altında açılmış bir yerdi. Çok dikkatimi çektiği için hemen girdim gruba. Baktım gerçekten çok özel kişiler var ve konuları yalnızca eğitim ve öğretim üstüne. Biraz okudum yazılanları sonra söze karıştım. Tarihten söz ediliyor falan der iken. Kendimi tanıttım. Grup kurucusu özelimden seslendi ve " abla hoş geldin aramıza ama önce size bir gerçeği açıklamam gerek sonra hayal kırıklığına uğramayın" dedi. Nedir, diye sordum. ( Ben aleviyim ve burada var olan dostlarımın çoğu da alevidir. Sizin tanıtım yazınızı okudum sanırım siz Sünni siniz? Dedi. Evet doğru ama neden bana bunu söyleme gereği duydunuz anlamadım? Dedim.
Hem açıklama yaptı ( Önce gruba geliyorlar, sonra bizim alevi olduğumuzu öğrenince d, ipe sapa gelmez bir şeyler yazıyorlar ve hemen ayrılıyorlar" dedi. Çok şaşırmıştım. Bunun neden olabileceğini biliyordum ama yine de şaşkınlığıma engel olamamıştım.
Hemen " ben insanı insan olduğu için seviyorum. Onun düşüncesi, mezhebi, rengi, dini ne olursa olsun insan gibi insan olan her kişinin yanındayım" dedim altı yıl önce idi bu olay olalı. Ve biz o aile ile can dost olmayı bildik. Yeter ki bizler kendimizi insan olarak düşünüp kabul edebilelim.
Bu kadar yorumlardan sonra ben hiç bir şey söylemeden bu olayı paylaşmak istedim sizin ile. Çünkü geçmişte değil, bu gün bile hala ayrımcılığın en üst safhada olduğunun en büyük kanıtıdır.
Çok özeldi. Okunması ve gereken derslerin alınması gereken dizeler.
Kaleminizi kutluyorum ve hiç bir kimsenin hiç bir şekilde bu tür olaylara maruz kalmamsını diliyır, barış ve kardeşliğin düşüncelerimi ile başlayıp devem ettiğini hatırlatmak istiyorum.
Çok teşekkür ediyorum Sevgili dost Türkan hanım, Alevi , sünni diye bir ayrım yok aslında bizim kafalarımızda. Ama maruz kalınan ve imhaya kadar giden böyle olaylar oldukça insan ister istemez neler oluyor, neden bizlere bu düşmanlık diye sormadan da edemiyor...Birileri çıkıp ölenlerin hiç mi suçu yoktur diye katliamı aklamaya çalışıyor...Ve tehdit vari konuşuyor...Bende, biz de biliyoruz ki bu Alevi ve Sünni düşmanlığı egemen güçler tarafından kullanılıyor ve maalesef kullanılanlarda genelde bu katliamı yapan taraflar oluyor saygılar...
Çok teşekkür ediyorum Sevgili dost Türkan hanım, Alevi , sünni diye bir ayrım yok aslında bizim kafalarımızda. Ama maruz kalınan ve imhaya kadar giden böyle olaylar oldukça insan ister istemez neler oluyor, neden bizlere bu düşmanlık diye sormadan da edemiyor...Birileri çıkıp ölenlerin hiç mi suçu yoktur diye katliamı aklamaya çalışıyor...Ve tehdit vari konuşuyor...Bende, biz de biliyoruz ki bu Alevi ve Sünni düşmanlığı egemen güçler tarafından kullanılıyor ve maalesef kullanılanlarda genelde bu katliamı yapan taraflar oluyor saygılar...
( Burada tarafsız gibi davranıp, katliamı yapanlara çanak tuttuğunuzun farkındamısınız...Ben burada Kahraman Maraşta 30 yıl önce meydana gelen ve insanların yakıldığı ve en büyük örnek( resimdeki insanların yanmış cesetleridir)...Tarafsa evet ben ölenlerin tarafındayım, yıllar önce PKK tarafından öldürülen Başbağlar katliamında ölenlerin de taraftarıyım...Neden benim bu şiirim bu kadar sizi rahatsız etti anlamış da değilim...Evet ben de aleviyim ama hiç ayrım yapmıyorum ve benim bir çok arkadaşım da sünni dir...Şahsen ben bu olayları yapanları kınamanızı beklerdim tam aksi oldu... ) Ben katliamı yapanları övmüşüm gb yazıyorsunuz bu konuda yanılıyorsunuz. Çanakta tutmuş değilim. Sadece kullanıldımıızı ifade ettim. Bende kim kimi öldürürse öldüren taraftan olmam beklenemez. Kimki Allah'ın verdiği canı onun adına almaya kalkıyorsa o caninin ta kendisidir. Tarasız gb görünmeye çalışsanızda derken ben bu sözünüzü sizden duymamış kabul ediyorum. Kişileri tanımadan yargılıyorsunuz bence. Ben o katliamı yapanları sizden fazla kınıyor ve lanetliyorum. Bende yazımı iyi okursanız alevi damat ve gelinlerimizin olduğunu onların çokcukları ile bir kan bir can olduğumuzu yazdım. Alevilik-sünnilik değil bence önce insanlık insan sevgisi önde olmalıdır. Sayğılarımla.
Şiir olarak güzel yazılmış. Konu olarak ise olaya sizin tek taraflı baktığınız düşüncesindeyim. Olay bence orada alevi sünni ,faşist kominist çatısması gb gösterilip milleti kırdıran güçlerin olayı.Bunu hala anlamdığımız sürece bu gb olaylarda bitmeyecek sanırım. Bir acıyı olayı analım derken bir yerlere alet olmıyalım derim. Bu ve buna benzer olayları tasvip ediyorsa en büyük canidir. Bugünde aynı değilmi Kürt-Türk diye ayırıp Pkk hortlatanlara ne demeli onların katlimına ne demeli. 1980 öncesi herkes biliyor ki o zamanın gençliğini vatan millet aşkı için bir taraf kominist bir taraf faşist damgası vurarak işleyerek kardeş kardeşi vurdurttu. Şimdide Kürt _ Türk olmadı , Alevi _Sünni diye kışkırtmaya çalışıyorlar ve saf temiz insanlarımızıda bir güzel alet ediyorlar. Sizinde yukarıda belirttiğiniz gb bizdede alevi damatlarımız ve gelinlerimiz var onlar bizi biz onları severiz. Ortak olmuşuz kan ve can olmuşuz. Lütfen alet olmıyalım derim. Sayğılar
Burada tarafsız gibi davranıp, katliamı yapanlara çanak tuttuğunuzun farkındamısınız...Ben burada Kahraman Maraşta 30 yıl önce meydana gelen ve insanların yakıldığı ve en büyük örnek( resimdeki insanların yanmış cesetleridir)...Tarafsa evet ben ölenlerin tarafındayım, yıllar önce PKK tarafından öldürülen Başbağlar katliamında ölenlerin de taraftarıyım...Neden benim bu şiirim bu kadar sizi rahatsız etti anlamış da değilim...Evet ben de aleviyim ama hiç ayrım yapmıyorum ve benim bir çok arkadaşım da sünni dir...Şahsen ben bu olayları yapanları kınamanızı beklerdim tam aksi oldu...
Burada tarafsız gibi davranıp, katliamı yapanlara çanak tuttuğunuzun farkındamısınız...Ben burada Kahraman Maraşta 30 yıl önce meydana gelen ve insanların yakıldığı ve en büyük örnek( resimdeki insanların yanmış cesetleridir)...Tarafsa evet ben ölenlerin tarafındayım, yıllar önce PKK tarafından öldürülen Başbağlar katliamında ölenlerin de taraftarıyım...Neden benim bu şiirim bu kadar sizi rahatsız etti anlamış da değilim...Evet ben de aleviyim ama hiç ayrım yapmıyorum ve benim bir çok arkadaşım da sünni dir...Şahsen ben bu olayları yapanları kınamanızı beklerdim tam aksi oldu...
Herşeye aklım yatar ama bu alevi , kürt yok bilmem hangi ırk isimlerini bile bilmek istemem.Neden ? Çünkü ben de ayrım yok herkes istisnasız sevilmeyi hakediyor.İnsan olduğumuzdan dolayı ben sizi tahmin ediyordum hatta size yazdığım için eleştiri de almıştım ama umurumda değil.Biz birbirimizin ne olduğuna değil ,insan mı değil mi ona bakarak birbirimize gidip geliyoruz.Aynı Allah a ama herkes bildiği yoldan farklı biçimlerde gitmek ister ona da saygılıyız. Olaylara gelince hepimiz aynı duyarlılıkta ve kararlılıktayız.
İsyansa evet bazen insanlar bu şekilde dile gelebiliyorlar.
sevgili dost kan akıyor maraşta duman kapladı göğü ana karnında deşti doğmamış çok bebeği utanç içimde saklı kan aktı kaç sabahı adına insan koyduk kan içen o köpeği
ölüleri soydular yaktı çoğunu diri millete mephus oldu katillerin her biri içimizde sevgi var içtik türlü zehiri unutmak imkanlımı biz yazdık o tarihi
bu kaçıncı katliam hesabını unuttuk maraş malatya sivas fatsalarda ne gördük dersimi çoktan geçtik kerbelada kesildik bütün dünya biliyor deniz lerle asıldık
ahmet utanır demez din adına yapıldı insanlar diri diri ateşlerde yakıldı devlet baba büyüktür keyiflenip bakıldı zındanlar bize açık içeriye basıldık AHMET BOGÜN GEBZE 20/12/2008/
BUDA BENDEN OLSUN KABUL BUYURURSANIZ YÜREĞİNİZE SAĞLIK DOST BAŞKA NE DİYEBİLİRİM UTANIYORUMMMMMMMMMMM
--- Yanıyor Maraş ölmüş insanlık, --- Sana dedenden kalmış hayvanlık...
Yukarıda yazmış olduğum dizelerdeki "Sana dedenden kalmış hayvanlık" Kerbelada Hazreti Muhammed s.a. soyuna kasıtla Yezit ve ordusu tarafından katledilen canlar için Yezid e ithafen söylenmiştir...Yani yakanlar yıkanlar insanları Maraşta öldürenlerin bu soydan olduğunu belirtmek içindir...
Yıllardır aleviler üzerinden politika yapan siyasiler ve yobazlar bu olaylar olunca parmağını kıpırdatmayıp seyirci kaldılar, bunu insana yapan hayvan bile olamaz, hayvanlar sahibine sadıktır bunlar kaleş ve vicdansızlar, bunlara hayvan sıfatını bile yakıştıramıyorum, hayvanlara hakaret olur..Alevi toplumunu yok sayıp, yakıp yıkmakla hiç birşey elde edemezler, asimile ve ortadan kaldırma oyunlarına gelmeyeceğiz, bu ülkede 25 milyon aleviyi azınlık sayıp haklarını vermeyenler vicadanı rahat uyuyorlarmı.? Artık yeter bunca zulüm ve işkence insan olan hiç kimsye yakışmaz esef ve nefretle kınıyorum, tüm şehitlerimizi saygıyla anıyorum.. Sizinde o güzel ve duyarlı yüreğinizi öpüyorum, muhteşemsiniz diyor saygılar sunuyorum...
CAN DOST ÖNCE SAYFANA GEÇ GELDİĞİM İÇİN ÖZÜR DİLERİM ŞİİRİNİZ İNANIN AĞLATTI BENİ NE DİYELİM YAPANLARA KALMSIN BU DÜNYADA ONLARI KORUYAN KOLLAYAN VAR LAKİN ULU DİVANDA İNŞALLAH HESABINI VERİRLER SAYGILARIMI GÖNDERİYORUM ÇÜNKÜ BU BUĞULU GÖZLERLE DAHA FAZLA YAZAMIYORUM
Sevgili arkadaşım, Malesef bu şiire karşı çıkacak bir i n s a n düşünemiyorum.Ancak kattiller ve bu vahşete el verenler caniler sizi eleştirip tenkit ederler. Ve benzeri olayları sanki basit bir cinayet olarak göstermeye kalkanların amacı unutturmaktır. Ki bu yapanlara cesaret versin bir daha aynı vahşeti yapmalarına destek sayılır.Burada sizi eleştirenler gerçekten içi kin ve nefret dolu bir kişilerdir.B unlar utanmadan dini alt ederek tanrının yaratığı insanları çoluk çocuk demeden yüzyıllardır katleden canilerdir. Onlardan uzak durmak aynı kefeye girmemek gerekir.
Evlere ateş düştü, yanıyor içten , içten Yıkılıyor hane üstüne evler kerpiçten, Katiller yakıyor Maraşı, olmuşlar piçten, --- Yanıyor Maraş ölmüş insanlık, --- Sana dedenden kalmış hayvanlık...
Aydını, demokratı, alevi yi vurarak bitiremezsiniz, Küllerinden doğarlar onlar, körsünüz göremezsiniz , Siz hayvan oğlu hayvansınız, insanlığı bilemezsiniz, ---Kundakta bir bebek canı yanmış ağlıyor, ---Beşiği alev almış bebekler ölüyor...
Galeyana gelip, işaretli evleri kundakladılar, Gözleri dönmüş cellatların, yakıp, yıktılar, Ellerinde makinalı tüfekler insanları taradılar, ---Göğe yükseliyor evlerden çığlıklar, ---Sevinç naraları atıyor, katil alıklar...
O pis ağızlarında, Allahü ekber nidaları, Bunlar insan değiller, gevşemiş vidaları, Örümcek bağlamış, gerçeği algılamıyor kafaları, ---Karanlık düzenleri uğruna söndürdüler ocakları, ---Aydınlar çoğaldıkça , tutuşuyor bacakları
Unutulmadı, unutulmayacak Maraş’ta yapılanlar, Bir gün hesap verecek Çorumu kana bulayanlar, Sivas’ta yakılan ateşle, cehennem de yanacaklar, ---Katiller ötede hesap verecek, etme bulma dünyası ---Sıkışmış dar düşünceye, basmıyor hiç kafası...
Maraş katliamı; Hiç unutulacak bir olay değil Ve unutulmayacağı da kesindir Şirin hikayesi Ve saygıdeğer güldane'nin yazısı, insanlık dışı dehşeti, nasılda gözler önüne seriyor. Kanım donarak gibi okumaya çalıştım. Yunanistanda bir vatandaş ölüyor. Haksızlığa bütün herkes isyan ediyor. Bizde olmuş olayları söylemeye tahambül edilemiyor. Ve bu ülke bunun için düzlüğe çıkamıyor.
Duyarlı yüreğini tebrik eder, bu ülkeye böle acı yaşatanları nefretle kınarım. Sevgiler, saygılar sunarım.
Değerli Dost, Can Arkadaşım; 1980 önceki, Karabulutların Ülkemiz üstünde acılarla dolaşırken Anadolu halkını birbirine düşürmek için tezgahlanan ve Emperyalizmin kan içici katilleri tarafından büyük katliamlar yapılmıştır.Birçok masum insanımız hayatını kaybetmiştir.Aynı silahla, bir Sol Görüşlü birde Sağ görüşlü iki genç İstanbulda öldürülmüştür.Oyunlar o kadar büyük boyutluydu ki, yine İstanbulda iki öz kardeş birbirine katletmiştir.Neydi bu öfke kin öldürme dürtüsü...Bir sistem vatandaşını iş bulmaz, asıl ihtiyacı olanları değilde attında lüx araba olan kişilere sırf benim yandaşım diye arka çıkarsa ve yapılamayacak vaatlerde bulunursa Toplumsal karışıklığa davettir..1980 öncesinde pırıl pırıl gençlerimiz,aydınlarımız,kadınımız erkeğimiz hep katledilmiştir...Bu kan içiciler değişik adlar altında bu katliamları yapmışlardır.Ama Anadolu insanı herşeye rağmen sağ duyuludur.Yine Kardeşlik diyecek yine diyaloğ diyecek yine o sıcacık duygularla yine saracaktır...Yeterki biz oyunlara gelmeden el birliği içinde bu karanlık güçlere karşı tek yumruk olalım. Duyarlı yüreğinize kutlarım Değerli Dost Can Yürek.... Saygılar ..
insan insandır.dinini bilmeden insanlığını öğrenir.insanlığını öğrenmeden dinini bildiğini sananlar sadece canlar yakar ocaklar söndürür ve Allah katında can alanın hükmü bellidir..mahalesef dinini bildiklerini sananlar bu basit hükmü bilmezler.sanırlarki kendi dininden olmuyanın canlarına,mallarına zarar verdiklerinde cennet ayakları altında olucak..bilselerki onları cehennemin dibi bekler ama bilemezler çünki insanlığı öğrenememişler.......................................yüreğine kalemine sağlık kazım doğan
ağbicim.duyarlı yüreğini kutlarım saygı ve sevgimle
Sevgili Kazım şiirini okumaya geç kalmışım, özür dilerim..
Ben hem aleviyim hem de Maraş'lıyım baba tarafından dolayı ve Maraş'ın o meşhur mahallesindeydi benim akrabalarım. Annemin anlattığına göre bir kısmı öldürülmüş ve büyük bir kısmı da göç etmek zorunda kalmışlardı. Bundan dolayı ve ayrıca düşüncelerimden dolayı da olayın iç yüzünü çok iyi biliyorum ama ben buraya herkesin bildiği genel bir bilgiyi eklemek istiyorum ki bana sorarsanız katliamın sonucu bu yazılanlardan çok daha da vahimdir. Şöyle anlatıyor okuduğum yazıda Kanlı Maraş Olayı'nı ;
Maraş Katliamı iki solcunun öldürülmesiyle başladı. Katliam 23 ve 24 Aralık 1978'de gerçekleştirildi. Katliamın hazırlık süreci 8 ay öncesine kadar gitmektedir.
MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in çeşitli dönemlerdeki konuşmaları ve MHP'nin Maraş'taki etkinlikleri katliama örnek delillerdir. Katliamdan bir hafta önce, Alevilerin ve solcuların çoğunluk olarak yaşadıkları semt ve mahallelerde görevli olduklarını ifade eden bazı kişilerin "tuhaf" bir nüfus sayımı yaptıklarını söyleyerek evleri dolaşarak, evlerde kaç kişinin yaşadığı gibi sorular sorarak ve evlere yeni numaralar vereceklerini söyleyerek kapıları kırmızı boya ile işaretlemişlerdir. Bazı belgelerde ise PTT görevlileri olduklarını söyleyen kişiler, mektupların kaybolmasını engellemek için bir çalışma yaptıklarını söylemek suretiyle kapılara boyayla işaretler koymuşlardır. Bu işaretlemelerin amacı, Alevi ve Solcu evlerini belirlemek ve kendi yandaşlarına zarar vermemektir.
Çiçek Sineması Olayı:
Maras Katliamı Ülkücü Gençlik Derneği tarafından getirilen "Güneş Ne zaman Doğacak" adlı film 16 Aralık 1978'de Çiçek Sineması'nda gösterime sokulur. 19 Aralık Günü 20.00 seansının sonuna doğru tesiri az bir patlayıcının patlamasıyla bir tahrik başlar. Salonda film sırasında sık sık "Müslüman Türkiye" "Milliyetçi Türkiye" Koministler Moskova'ya, "Başbuğ Türkeş" gibi sloganlar atılır. Filmi izleyenler arasında bulunan bir grup Ülkü Ocağı mensubu, "Bunu solcular attı" yollu söylemleriyle diğer izleyicileri de tahrik etmek suretiyle PTT ve CHP binalarına sloganlar atarak yönelmiş ve saldırılarda bulunmuşlardır.
Polisin olaya el koyarak, olayın ülkücüler tarafından gerçekleştirildiğini ispatlaması sonucu bazı kişiler gözaltına alınır. Patlamanın arkasındaki kişinin Ökkeş Kenger olduğu anlaşılır.
20 Aralık'ta akşam saatlerinde "Alevi ve Solcuların çoğunlukla gittiği Yeni Mahalle'de bulunan Akın Kıraathanesi'ne patlayıcı madde atılır ve iki kişi yaralanır. Sonraki akşam bir başka patlamada sağ görüşlü Güngör Gençay adlı birisinin evine atılır. Aynı akşam (21 Aralık 1978) Maraş Meslek Lisesi öğretmenlerinden Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu okuldan evlerine giderken silahlı saldırıya uğrarlar. Solcu olarak bilinen öğretmenlerden Hacı Çolak olay yerinde yaşamını yitirirken Mustafa Yüzbaşıoğlu'da hastaneye götürülmesine rağmen kurtarılamaz. "solcu" öğretmenlerin cenazeleri önce Maraş Lisesi önünde, ardından da beşbin kişinin katıldığı kortej halinde Ulu Cami'ye doğru yola çıkar. Bu arada faşist ve sağcı gruplar cenaze törenine saldırmak için geceden çevre il, ilçe ve köylerden adam getirmek için "Koministler, Aleviler Cuma namazında camileri bombalayacaklar, Müslüman kardeşlerimizi katledecekler. Bunun hazırlığını yapıyorlar. Müslüman kardeşlerimizi katliamdan korumak için toplanalım'' yollu çağrı propagandalarda bulunurlar. Öte yandan Maraş Müftüsü de resmi araçlarla kenti dolaşarak Sünni halkı kışkırtmıştır.
Devlet Hastanesi Başhekimi'nin, Cumhuriyet Savcısı'nın zorlamasına rağmen cenazeleri Cuma namazının bitimine denk getirmesi, işlemleri geciktirmesi başka bir soru işaretidir.
Cenaze kortejinin camiye doğru giderken polis ve askerler pankartlara kadar her şeyi toplarlar. Cenazeler camiye yaklaştığında toplanan saldırganlar "Komünistler Moskova'ya, Katil İktidar" sloganlarıyla saldırıya geçerler. Üzerlerinde bulunan taş, sopa, kiremit parçaları ve patlayıcı maddelerle korteje saldırmalarının ardından polisin grupların arasından çekilmesi ve jandarmanın yetersiz olmasıyla cenaze korteji dağılır ve cenazeler sahipsiz kalır. Cenazeler askerler tarafından Devlet Hastanesi morguna kaldırılır.
Gruplar halinde kent içine yayılarak Alevilerin yoğun olarak bulunduğu mahallelere saldıran faşistler önlerine çıkanları dövmeye, ev ve işyerlerini tahrip etmeye başlamışlardır. DİSK, TÖB-DER, Pol-DER, CHP, TİKP, Tekstil Sendikası ve Sağlık Müdürlüğü binaları yıkılıp yakılır, av tüfeği satan dükkanları talan ederek silahları alırlar. Sokak aralarındaki çatışmalarda üç saldırgan hayatını kaybeder. Geç saatlere kadar süren çatışmalar, askerler tarafından denetim altına alınır. Bu arada 100'e yakın işyeri tahrip edilmiştir, yıkılmıştır.
Alevi ve Solculara Yönelik Toplu Katliamlar:
Maraş Katliamı Faşist gruplar, cenaze töreninden sonra nasıl bir saldırı planı hazırlayacaklarını ve saldırı için kullanacakları sopa, demir çubukları, kazma, kürek, benzin ve gaz gibi malzemeleri temin ederek belli evlerde saklamaya hazırlanıyorlardı.
23 Aralık günü yapılması planlanan saldırıda halkın da yer alması için camilerde ve belediye hoparlöründen, "Dünkü olaylarda komünist ve Aleviler tarafından şehit edilen üç din kardeşimizin cenazesi kalkacaktır. Bütün din kardeşlerimiz buna katılsınlar, son görevlerini yapsınlar" yönlü çağrılar ve duyurular yapılmaya başlanır.
Alevilerin yaşadığı mahallelerde otomatik silahlarla saldırılar başlarken, bir yandan da işaretlenen evlere benzinli gazlı, yanıcı maddeler atılmaya başlanır. Ardından evlere girilerek kadın, çocuk demeden linç, tecavüz ve işkenceler başlar.
Polisin ve askerlerin bir haftadır başlayan ve son günlerde yoğunlaşan hazırlıklara yeterince önlem almamaları veya genel geçer önlemler alarak hareket etmesi saldırganların kentte istedikleri gibi hareket ederek Maraş'ı ele geçirmelerine neden olur.
Katliamı gerçekleştirenler, kadınlara tecavüz ederler, hamile kadınların karınlarını deşerler, kundaktaki çocukları bağazlarlar, kurşun sıktılar, öldürdükleri kadınlara tecavüz ederler, kadınların memelerini keserler. Çocukları gözlerinden şişlerler, insanları baltalarla saldırıp öldürürler.
Saldırganların "Aleviler, diğer mahallelerde Müslüman kardeşlerimizi, kadınlarımızı katlediyorlar, Camileri ateşe veriyorlar" biçimindeki propagandaları yüzünden daha önce tarafsız kalan birçok Sünni kökenli vatandaşlarımız da olaylara katılmaya başlamışlardır. Bu saldırılarda İsadivanlı ve Durak Mahallelerinde bulunan cami imamları da propaganda ve saldırılarda yer alırlar. Mahalle muhtarı olaylara katılmayanları zorlayarak silah, patlayıcı ve yanıcı maddeler toplar. Belediye araçları saldırı sırasında mühimmat ve silahlar taşır mahallelere. Saldırganlar işaretli evlerin yanında YSE binası, Sağlık Ocağı, çarşı Karakolu ve Sağlık Müdürlüğünü, işgal edip yakarlar.
Bir çok mahallede, sokakta, evde, polisler hiçbir şeye karışmazken, askerler son anda saldırıya uğrayanları kurtarmaya çalışırlar.
Askerlerin ellerinden sığınanları alıp kurşuna dizen saldırganlar, Sağlık Ocağından, Devlet hastanesine getirilenleri kurşuna dizmeye, öldürmeye başlarlar.
22 Aralık'ta faşistler tarafından başlatılan katliam beş gün sürmüştür. Devletin tüm kurumları, yetkilileri ve güvenlik güçleri durumu kontrol edememişlerdir.
Kent dışına kaçışlar çoktan başlamıştı. Öte yandan aileleri, yakınları, çocukları Maraş'ta olanlar da kente girmeye çalışıyorlardı. Katliamda rahat hareket edenler MHP'li taraftarlardı. Katliamın ganimetini de onlar topluyordu.
Meydanları kontrol etmeyi başaran saldırganlar "Kahrolsun Komünistler, Müslüman Türkiye, Din elden gidiyor, Vali istifa, İçişleri Bakanı'nın kellesini isityoruz" sloganları her yanı kaplamıştı. Askerlerin tüm önlem ve kuşatmalarına rağmen faşistler Hükümet konağında bulunan ve oraya sığınanları katletmek istiyorlardı.
Olayları, katliamı yakından izleyen ve faşistlerin kellesini istedikleri İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı ise, katliamın, solcuların tahrik etmesi sonucu çıktığını söylemekteydi. Özaydınlı bu sırada bir de Türkeş'i ziyaret ederek, alınacak önlemleri konuşuyordu. Olaylar Türkeş'in tam da istediği gibi gelişiyordu zaten... Türkeş "Ülkücüler güvenlik güçlerinin yardımcılarıdır'' derken, hükümette ülkücüleri bu gözle görüyor ve koruyorlardı. Öte yandan askerlerin olayları önleme çabalarına yanıt olarak "komünist asker" sloganları bile atıyorlardı. Öyleki jandarma Alay Komutanlığı'nı bombalama eylemi bile gerçekleştirmeye çalışmışlardı.
Sağlık Bakanı Mete Tan, Türkoğlu İlçesi yakınında ülkücüler tarafından durdurulur, taş ve silahla beraberindeki konvoya saldırılarda bulunulur. Güvenlik güçleriyle saldırganlar arasında pazarlıklar yapılır. Bakan , ancak bu pazarlıktan sonra Maraş'a girebilir.
Aynı biçimde Topçam ve Karabıyıklı köyü yakınlarında Adalet Bakanı Mehmet Can, Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur ve Devlet Bakanı Salih Yıldız'ın da önü kesilir, silahlı ve taşlı saldırılara uğrarlar.Güvenlik güçlerinin müdahalesi saldırıyı engeller, ancak, Bakanlar Maraş'a korku içinde girebilmişlerdir.
Maraş'a gelmenin ötesinde ancak Hükümet Binası'ndan çıkamayan Bakanlar ve Milletvekilleri bir ortak bildiri hazırlayarak barış çağrısında bulunurlar. Olayların bitmesi ve kayıpların daha da büyümemesi yönünde ifadelere yer verilen bildiride, ''Şerefli Türk Ordusu'na ve Güvenlik Kuvvetlerine yardımcı olunuz, evlerinizde istirahat ediniz'' deniyordu. Ayrıca Milletvekilleri olayların tamamen durması için Maraş Müftüsü'nünde konuşmasını istemelerine rağmen Müftüye ulaşmaları mümkün olmaz.
Maraş Katliamı'nı gerçekleştirenler çatışmaları çevre köylere de taşırıyorlar. Köylüleri "Maraş'taki solcular, koministler, Aleviler birleşerek camileri bombalıyorlar, mahallelerde Sünni müslümanların evlerini tahrip ediyor ve yakıyorlar. Kadınlara-kızlara tecavüz ediyorlar. Alevi köylerinden silahlı militanlarını Maraş'a getiriyorlar. Biz de Maraş'a giriş yollarını kontrol edelim. Bir bölümümüz de Maraş'ta direnen kardeşlerimizin yardımına gidelim" biçiminde kışkırtmalarla çevre Sünni köyler de olayların içine çekilmişlerdir. Bunun sonucunda çevre yolların giriş ve çıkışlarını kontrol altına alanlar da yolcuları sorgulamaya, Alevi olanlara işkence yapmaya, bazılarını da öldürmeye kadar götürmüşlerdi işi.
İmamların Rölü ve Kini: 22 Aralık günü Cuma namazında Bağlarbaşı İmamı Mustafa Yıldız'ın söyledikleri olayın dincilerle, faşist ülkücülerin nasıl bir araya geldiklerini ve ortak hedeflerini nasıl örtüştürdüklerini göstermektedir. Kara İmam, Cuma vaazında "Oruç ve namazla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır" diyor. Halkı tahrik etmeye çalışan diğer faşist ve dinciler ise, "Allah için Alevileri, gavurları vurun, evlerini yakın. Solcuları öldürün. Polis ve asker durdurursa dönün onları da vurun" diyorlardı.
Maraş'ta bu tahrik ve propagandalar, tertipler katliam, yakma yıkmalar, 25 Aralık gecesi ancak durdurulabilir. Olaylarda 111 kişi ölmüş, binin üzerinde insan yaralanmıştır. 552 ev ve 289 işyeri yakılıp yıkılarak tahrip edilmiştir. Olayların ardından Alevi nüfusunu, yüzde 80'inin Maraş'ı terk ettiği istatistiklere geçmese de biliniyor.''
bu günlerde Maraş katliamını unutmadığımızı bir kez daha dile getireceğiz.. ama,şimid anlaşılıyor ki,birileri geriye dönük bu olaylardan vicdanını yoklamamış gibi.. yaşadığımız dünya gerçeği:.. insanlar ve toplumlar artık "post-ulus",kıtalar ve toplumlar birliğinden yana oluşumlar geliştiriyor.. ama,bu güzel Anadoluda birileri hala insanları kafataslarına ve etnik kimliklerine göre yargılama gidiyor.. bu toplumda hala sevemediğini "Ermeni soyu" diye etnik nefret güden zihniyetin varlığı söz konusu.. evet,Maraş içimizdeki bu külütrel yamyamlığın feci bir tablosudur.. ne dış parmağı..çiçero'nun dediği gibi itiraf etmek erdemdir (de),zaten buda sözü edilen paradigmanın iflası olmaz mı.. değerli hocam gerçeğin soğuk yüzüne değen sesiniz var olsun. saygımla hep..
fesih tarafından 12/19/2008 8:44:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ben bu katliamları yapanlara, bu cinayetleri işleyenlere; acımasızca,duygusuzca gözünü kırpmadan,bebekmiş, çocukmuş, yaşlıymış gençmiş, kadınmış erkekmiş demeden kısacası ne olursa olsun; bu saldırıları gerçekleştirenlere artık taş diyeceğim ben insanı bırak hayvan sıfatına bile giremezler bunlar...hayvanlarda bile böyle birşey yok...nasıl böyle cani olunabilir? nasıl böyle acımasız ve duygusuz olunabilir aklım almıyor bir türlü...Sen her zamanki gibi duyarlı ve gül yüreğini; insancıl yüreğini bir kez daha gösterdin CAN ABİM...iyi ki varsın...gül yüreğine sonsuz sevgilerimle...
keşke ağabey, keşke maraş davasından hüküm giyen ancak istihbarat örgütleri tarafından yurt dışına çıkarılan o ermeni serefsizi Sarkisyan ve yandaşlarını da yazabilseydiniz... nasıl bir oyundu güzel ülkemizde nasıl sahneye kondu hepimiz biliyoruz... maraş duruşmalarını Adana köprüköy sıkıyönetim komutanlığında celse celse izlemiş biri olarak diyorum ki maraş katlıamı ilgili gerçekler kamuoyuyla paylaşılmadı hiç...
Alevisi sünnisi yok böyle bir kaygımız,gülümseyen yüzün,kadife yumuşaklığıyla o tatlı sesin hep aklımda...irdelemek çok güzel ancak duygusal davranmamak gerekir diye düşünüyorum... konu güzel ancak şiirin içinde geçen terimler ve isimler açısından biraz ağır buldum... Sevgimizin katilleri,kini ve nefreti yeneceğine inancım sonsuzdur... bugün yıldönümü maraşın... Ölenlere rahmet diliyorum... ve diyorum ki işte bu yüzden şiir yazıyoruz sevgiyi egemen kılmak ön yargıyı ve atomu parçalamak için... sevgiler saygılar ağabey....
Sevgili dostum senin yüreğini biliyorum görüşlerimiz ne kadar farklı da olsa senin bu Maraş olaylarını yapanları ve yaptıranları kınadığını biliyorum...Senin insanlığından şüphem yok...Benim öfkem o olayları yaptıran kuklacıbaşıları ve kullanılan beyinsiz kuklalaradır...insan olan ve bu olayı kınayanlara sözüm yok ama bu olaylara arka duran herkese şiirimdeki sözleri tekrarlıyorum saygılar...
Sevgili dostum senin yüreğini biliyorum görüşlerimiz ne kadar farklı da olsa senin bu Maraş olaylarını yapanları ve yaptıranları kınadığını biliyorum...Senin insanlığından şüphem yok...Benim öfkem o olayları yaptıran kuklacıbaşıları ve kullanılan beyinsiz kuklalaradır...insan olan ve bu olayı kınayanlara sözüm yok ama bu olaylara arka duran herkese şiirimdeki sözleri tekrarlıyorum saygılar...
güzel bir şiir okumanın dışında acı hüzün ve sevginin ne olduğunu (insan sevgisi) çok iyi anlayabildiğim şiirin hikayesi en az şiir kadar dikkat çekiciydi
Kazim agabey, gözlerim dolu okudum güzel siirinizi. Bu olaylari alevi, sünni catismasi olarak nitelemeyelim bu olaylar insanlik disi yaratiklarin insana yaptigi bir katliam olarak bilmek gerek. Cünkü bu olaylari gerek körükleyip sebep olanlar gerekse tetikcilerinin tek istedigi, alevi sünni catismasi yaratmak. Özellikle kendi yorumunuzda sizi daha iyi anladi herkes. O kadar cok yaramiz var ki hep insanliktan nasip almamis guruplarin actigi yaralar. Maras, Corum, Sivas, bunlardan birkactanesi. Hergün buna benzer ama kücük capli yanginlar yasiyoruz yüreklerimizde. Bu yobaz beyinler ya da beyinsizler mutlaka hesap verecekler, kanun bu cezayi kesmese de vicdan kesecektir onlara cezayi. O güzel yüreginden öpüyorum abim...
Değerli dostum, Şiire diyecek bir sözüm yok. Konuya gelince zaten gerçeğin ta kendisi. İnsanlığı dil, din, renk, ırk olarak ayrılmadığı bir dünya ve bu dünyada kardeşlik ve barış ve sosyal adaletin olduğu yaşam düşlüyorum, düşlemeliyiz. Geçen hafta Güney Afrika'lı bir misafirimin ülkesi hakkında verdiği bir bilgiyi konu münasebetiyle aktarmak istiyorum. Günay Afrika Anayasasında kabul edilmiş resmi dil sayısı 11 miş. 12 nci dil olarak işaret dili (sağır ve dilsizler için) kabul edilmesi taslağı mecliste görüşülüyormuş. Onlarca etnik kökenin ve yüzlerce yerli kabile dilin konuşulduğu ülkede herkesin uymak zorunda olduğu TEK BİR ANAYASA, TEK BİR GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ ve VATANDAŞLIĞI varmış. Saygılarımla.
Merhaba dostlar, Alevi kökenli olmama rağmen ayrım yapmayan insanı yaradandan ötürü seven bir yapım vardır...Ve arkadaşlıklarımı bu insancıl olgulardan olanlardan seçiyorum ve arkadaşlarımın çoğunluğu da sünni kökenlidir...Sakın bu şiirde ayrımcılık yaptığımı düşünmeyin çünkü insana eziyet eden ve böyle yakıp yıkan katliamları yapanları ben insan görmüyorum...Saygılar...
---Katiller ötede hesap verecek, etme bulma dünyası ---Sıkışmış dar düşünceye, basmıyor hiç kafası...
ah o dar düşünceliler, düşük bilinçliler, bilmezlerki yaptıkları önce kendilerine zarar... alevide olsa sunnide olsa, bilmelidir ki bu farklılığın var bir ilahi sebebi, yaradandan ötürü birbirlerini kabullenip kardeşçe yaşamaktır olması gereken... tanrı önce bunu istiyor, farklılıktan dolayı yargılamak insana düşmez, kabullen ve gerisini tanrıya bırak, gerisi onun işi... ama kaç kişi bunu anlayabilmek için zorluyor ki kendini...
içler acısıydı resim ve olaylar... sözcüklerle de çizilmiş gibiydi resim... geçmişten gereken dersin alınmasını ve tekrarlanmamasını diliyorum bu tür olayların...
iyi yansıttınız bu olayı şiirinizle...anlayana ne çok şey anlattınız...kutluyorum...
"Eski yara,eski yara ,kapanır mı eski yara". Hele yıllarca kardeş bildiğin kalleşin açtığı yara.
Yine o alçakça saldırıların yıldönümü ve halen değişmeyen o yüz karası yaşanmışlıkların devam ettiği ve sürekli aynı yaranın iyileşmemecisine kaşındığı günlerdeyiz. Oysa ki o vurulanlar,yakılanlar yaratılmış canı severler yaradandan ötürü. Ama sevdirmiyorlarki be kardeşim. Emeğine sağlık dost kalem.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.