tam senden bahsediyorum "o yok ya, gitti " diyorlar ne zaman?
sardunyalı balkonumuzda otururduk senle tek şekerli çayını yudumlarken gözlerimin en can alıcı yerlerinde gezinirdin sokakta yüzleri güneşten al al kız çocukları ip atlardı içinden sarı lüle saçlı kızınla lunaparka gideceğin hayali geçerdi gülerdin sonra yüzüne düşen saçların karmaşırdı geceleri üşürdüm mehtabı seyrederken el ele sarmalardın beni teninle içim ürperirdi senliliğe
balık tutmaya giderdik pazar sabahları elimizde susamı bol simitler oltası karışmış misinaların deliliğinde şen kahkahalarımızı bölüşürdük gün boyu ayaklarımız sızlayana kadar yürürdük Bebek koyunda sen bir elime pamuk helva bir elime kırmızı balon tuttururdun şımarırdım çocuklar gibi küserdim de hatta
sonra gönlümü alırdın benim uçurtmanın sahipsizliğinde o gökte süzülürdü ben gözlerinde evimizde küçük sandviçler hazırlardın battaniyenin altında, ayaklarımızda çoraplar o en çok sevdiğimiz filmi seyrederdik seyreder miydik?
tadı kaçmış kahvemin soğuk izmaritler kültablasında derbeder dışarıda çocuk kahkahaları duvarlar üstümde
yoksun yoksunum
bir ayrılık mendiller dolusu gözyaşı dört beş kırık şarkı çoklarca hüzün kokan aşk mektubu sarı lüle saçlı kızımızın hayali
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sardunyalar, uçurtma ve soğumuş kahve şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
sardunyalar, uçurtma ve soğumuş kahve şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
balık tutmaya giderdik pazar sabahları elimizde susamı bol simitler oltası karışmış misinaların deliliğinde şen kahkahalarımızı bölüşürdük gün boyu ayaklarımız sızlayana kadar yürürdük Bebek koyunda sen bir elime pamuk helva bir elime kırmızı balon tuttururdun şımarırdım çocuklar gibi küserdim de hatta
sonra gönlümü alırdın benim uçurtmanın sahipsizliğinde o gökte süzülürdü ben gözlerinde evimizde küçük sandviçler hazırlardın battaniyenin altında, ayaklarımızda çoraplar o en çok sevdiğimiz filmi seyrederdik seyreder miydik?
Bir ihtimal Daha yok Şehrin en belalı çocuğunun elinde Mısralar tetikte ve tehlikelidir Hele çırılçıplak dayandıysa ayrılık Bir tren istasyonuna Hele akşamsa vakit Şarkıların sinir uçlarına dokunuyorsa hayat Üstelik İzmir’e yağmur da yağıyorsa Ve kanıyorsa elleri şairlerin
Ve bir Yusuf daha öldüyse Gazete manşetlerinden Zehirlenerek
De git..! gülüm De git..! anlamsızım De git..! z/aman/sızım
İçimde bir çocuk çırpına çırpına yanıyor Şakağında kan kirlenmiş porsuk gibi akıyor Acısına sırat bile dayanamıyor Sen nasıl dayanacaksın
Kan dudağında baldıran sözleri Onyedi yaşına sıkılan kurşunlar gibi Saçında ak, yüzünde hayat Denizi olmayan şehirlerin Çöp yiyen martıları gibi Kırıyor kanadını şiirin hece hece
Kaç be gülüm Kaç bu adam yaralı bir hayvan gibi Atlıyor gecenin çitlerinden Isırıp yumruğunu Akan kana umut diyor Çıldırıyor caddeler Çıldırıyor gece yarısı Çıldırıyor ay ışığı, limon sarısı
Kaç ve o şarkının dediği gibi En iyisi bir şiir yaz Şehre aksin düşmeden Bahar bakışlarında üşümeden Otur Ve bir şiir yaz Dudaklarını umuda bükmeden
Sıcak bir ekmeği böl ve uzat aşka Yarın sabah bir çay demle mesela Tenekelere sardunya dik benim için Su koymayı unutma pencerene Aç radyoyu, kuşlar gelir, su bahane Bakkaldan çam kolonyası da al Kokla, kokla Gül gibi açılırsın Çünkü sen bir gül masalısın
şiirin öyküsü ve hüznü ve söyleme biçmi çok şaire kendini bulduracak içinde..şiire şiirle seslendim gidiyorum
balık tutmaya giderdik pazar sabahları elimizde susamı bol simitler oltası karışmış misinaların deliliğinde şen kahkahalarımızı bölüşürdük gün boyu ayaklarımız sızlayana kadar yürürdük Bebek koyunda sen bir elime pamuk helva bir elime kırmızı balon tuttururdun şımarırdım çocuklar gibi küserdim de hatta
içim acıdı... ya paylaşmamalı ya da paylaşınca bakmamalı bir daha hayatın arkasından.yüremli melek-ül mevt'in gülen mütebessim çehresine doğru.vurulan her aşk kaybedilmiş bir cennettir.
elimizde susamı bol simitler
oltası karışmış misinaların deliliğinde
şen kahkahalarımızı bölüşürdük gün boyu
ayaklarımız sızlayana kadar yürürdük Bebek koyunda
sen bir elime pamuk helva bir elime kırmızı balon tuttururdun
şımarırdım çocuklar gibi
küserdim de hatta
sonra gönlümü alırdın benim
uçurtmanın sahipsizliğinde
o gökte süzülürdü
ben gözlerinde
evimizde küçük sandviçler hazırlardın
battaniyenin altında, ayaklarımızda çoraplar
o en çok sevdiğimiz filmi seyrederdik
seyreder miydik?
........................
bayıldım
harika seslenişine
dostum.