Portakal ÇiçekleriBey Dağlarından nergisleri, dağ lâlelerini toplardım. Ilgıt ılgıt esen rüzgar, Akdeniz sahillerine portakal çiçeklerinin kokusunu üfürürdü bahçelerden. Mavilerde, ah o turuncu beyaz savrulmalar! Bir balıkçı kasabasında sevgilim vardı. Deniz gibiydi gözleri, saçları yıldız... Haziranda kirazları küpe yapardım. Hevenk hevenk sarkardı kulaklarında kırmızı. Öperdim, al al olurdu yanakları, yüzünde güller açardı. Yerinden çıkacakmışçasına yüreğim küt küt atardı. Gamzelerinde soluklanırdı nefesim. Gökte, denizde maviler çığlık çığlık haykırırdı. Gözümde kristal hareler yansırdı, pembeler saçılırdı etrafa. Olimposta gürül gürül şelaleler dökülürken, berrak akardı kanyonlarda sular. Islak ve çıplak hayali gelir şimdi aklıma, beynimde o fırtına. Hani, yıldızlar yağardı gökten. Sarılırdık sımsıkı. Yanardık… Hani, çok yanardık… Zaman işte, nasıl da mazi oldu yıllar. Hani kirazlar, portakal çiçeklerinin kokusu?.. Maviler… Yakamozlar gümüş parıltılarda, sahile vuruyorlardır dalgalarda. Yine ay ışığında aşıklar şarkılar söylüyordur. Vakit vuslatsa, zamanlar yine avaredir. Akdeniz gülüyordur. Bey Dağları yine mavilere sevdalı, bakıp duruyordur yeşil yeşil. Yücelerinde yine o şahin, süzülüyordur mavilerde. Rüzgâr, portakal çiçeklerinin yine kokusunu savuruyordur sahile . Ah! yokluğuma ağlıyordur bulutlar. Akdeniz baharı yaşarken, şimdi ben uzaklarda portakal çiçeklerinin kokusunu, esen meltemi içime çekmek istiyorum… Mavileri... Maziyi özlüyorum!... ............... zerre |