Ne gel, nede gelme!
Elimde şafaklara kırılgan gözlerin duruyor hala
Yüreğin güney, ellerin zemheri ve gözlerin hala kuzey Yosun giyinmiş yeşil gözlerinde bir ayaz Fecri sadık narinliğinde bir tebessüm duruyor yüzünde Hiç unutmam… Ellerinin yumruk, gözlerinin şaşkın olduğu geceleri Sonra Şafakların şahit olduğu O en unutangaç sevişmelerimizi Hala koynumda taşıyorum… Titrek kıvrımlarına sarıp ülkümü Her gece apansız şafaklara uyanıyorum Yokluğunun varlığımı kefenlemeye musalla olduğu Şu vakit bile… Hala ve daima Pusulasını kaybetmeye razı asker gibi Çıkıp firari sevdandan Yeni bir temeyyüt ile göğsüne düşme yolundayım Ne gel, nede gelme Biliyorum, Öldürmeyen yokluğunun verdiği acı Ancak yüreğime derinlik, aşkıma olgunluk getirir… |