ANAMLA HASBIHAL
Bu gece rüyamda gördüm seni.
O ne ılık, tatlı bakıştı öyle; neydi o? Belli ki Ana yüreği denen şeydi o. Tarla, odun, su gün boyu. Başımı yıkıyordun elinde Hacı Şakir, İbriğinde kül suyu. Kokunu özlüyorum. Dış kapının mandalına asılı gözüm. Gölgeni gözlüyorum. Ve babamın gurbetten geldiği gece; “-Fadime; at bi türkü dinleyelim.” O tatlı sesin ocağımızın süsüydü; Söylediğin bir sevda türküsüydü. “-Çıktım dağın başına Dağın başı kar idi Otuz iki meyveden En tatlısı yâr idi” Siz kahkahalarla özdeş, Biz şaşkın şaşkın bakıyorduk üç kardeş. Ünsiyetinizi özlüyorum. Dış kapının mandalına asılı gözüm. Gölgeni gözlüyorum. Kör bir akşam vakti İndirirken kırılmıştı su dolu testin. Şaşkın, bakakalışın Ötelerin ötesine dalışın Biteviye söylenişini hatırlıyorum; “-Kaydı elimden ander kalası kaybana. -Şimdi ne içecek Güzala, Sarıkız, Bozdana?” Merhametini özlüyorum. Dış kapının mandalına asılı gözüm. Gölgeni gözlüyorum. Sünnet hediyesi yüreğime taktığın, Yastığımın altına bıraktığın Kalbini arıyorum. Yürek yangılarımı içimden atmak için, Ana geldim der gibi, Okşanmak ister gibi kıvrılıp yatmak için Sineni özlüyorum. Dış kapının mandalına asılı gözüm. Gölgeni gözlüyorum. |