***Yolculuk
Dik yürüyeceksin dostum bu yolda.
Güneşi önüne, mehtabı arkana alacaksın Filizleneceksin gökyüzüne... Yıldızları boş ver diyeceğim ama Nasıl boş verilir çıplak geceleri süslüyorlarsa eğer, Firar etmek onların işi mutluluk maceralarında Sağanak bir sevda da kedersiz sokulmakta, Yarım kalan her aşk için Gökyüzünün kapılarını aralayıp Kara kaplı defterlerde aşkı hecelemek ve Beyaz sayfaları yeniden gülümsetmekte onların işi. Bilirler ki sevdalar sahibinde güzeldir. Kolay değil dostum talip olmak bu yola. Kimi zaman gide gide bitiremezsin, Ya da dizlerine inat ruhunu katarsın kavuşmalara Geciken yolcu telaşıyla koşarsın kendi içinde, Ne fark eder kök salmışsa uzaklıklar düş yolculuklarına, Parmaklarınla doğacak sabahları say Korkma sarılmaktan Nasıl olsa yorulmayacak mıyız bu yolda, Gençliğimizin şarkılarını söylemeyecek miyiz Kaldırımlarda tek ayak yürümeye çalışırken. Yeter ki yarı yolda kalmasın aşk! Bir işaret koy dostum adımladığın yola. Yanıltmasın kenardaki kurumuş otlar, Adresine yazılan sevda değil mi gideceğin yer. Biliyorsun, Gözlerine takılan umutlar siper olacak kirpiklerine Yenilmişliklerini saklayacaklar Gözyaşlarınla ıslanmış hüzünlerine, Yüzünü saklama Leyla’nın yağmurlarından Türkü gibi aksın tenine damlalar İstersen gölgeme gel peşindeki tüm sağanaklarla Gizli bir yolculuğun içinde Güneşimle kurutacağım inan. Yolcum ol, yolum ol, yaslan dağlarıma Bir ses getir bana sabırlar aşarak, Yanıma gel, bir sırrım var sana. Saçları kekik kokulu, gözleri gelincik tarlası Ellerinden mevsimler damlar. Tanık ol, birazdan doğacak toprağın rahminden Anlatacak sırtındaki teri, ürkek bir ceylan gibi. Şaşırma içimdeki yangınların efsanevi sözlerine Külleneceğini sanma ezberimdekilerin. Anla işte tarih yazıyor sevda. Biz seninle Kaf Dağı’nı ararken sırrı dökülmüş aynalarda Gurbet türküleri çalardı bağrımız. Boynumuz eğikti aşka, üryandı ruhumuz Haydi dostum, Adımı sormadan kapılarını aç sırlarıma Yol bizim, yol uzun Birlikte yürüyelim aşkla Biliyorsun biz İnanmayız ülkesiz imkansızlara. |