Sevdanın Diliyle
“Biz değil miyiz tırnak içindeki kelimeler”
“Soluklandıkça ciğerlerine sevda dolan biz değil miyiz” Bakir özlemler hüzünlerimi incitirken Sarıl bana.. Sarıl ki uyanayım ellerinin büyüsüyle. Avuçlarına saklanan mutluluk üşümesin Öpmelerim örtsün üstünü. Güneşi kilitle tenimin kuytularına Bütün sevdalar adına ısınsın yüreğim Dudakların ilişsin kurduğum düşlere Içimdeki gurbet bitsin. Bilirim ki Yok tebessümlerimin başka sahibi Sensiz gökyüzü neyime Güneşin doğduğu yerde saklarım seni. Aldırma kördüğüm olmuş bulutlardan Çıkmaya çalışan sahte gökkuşaklarına, Onlar yağmurlarımıza mağlup Yaralı sevinçlerle ıslanırlar Bir damla ağıtla Bastırırlar sevdayı göğüslerine. Oysa biz, Hasretin kavurduğu zamanlarda Bir sonraki umudu düşleyerek sevdik, Gözlerimizden asi baharlar geçtiğinde Boy verdik sürgün şarkılarla Vazgeçmedik, Mevsimler dölledik güz akşamlarında Cemreler düştü kelimelerimize Nazlıca filizlendi yüreğimiz Duvağını taktı toprak. Ne hüzün var şimdi hayatımızda Ne de kalbimizde sızlayan yaralar. Şimdi sevme zamanı Yürek çarpıntılarımızın eşliğinde. Bir rüzgar olup Dokunmak var sol yanımızdaki yemine. Hangi kelime yeter sonsuzluğumuzu anlatmaya Hangi şiir anlatabilir Gökyüzümüzde oynaşan hayalleri, Kim yakabilir her gün bizim gibi Umudun ışığını. Yoktur kirli yüzü şehirlerimizin Kalabalıklara inat Adımlarımız bulur birbirini Yüreğimizle yürürüz. İşte bu yüzden sevgili Sözlerin gözlerime dokunduğunda Ince ince ağlar sensizliğim, Sığınmalarım seni kucaklar. Dumanı tüten serseri bir özlemle Mısralarım düğümlenir, Islanmış tüm hecelerde çözülürüm. Sen ki bilirsin üşüdüğüm asi çığlıkları Sararsın buram buram yakan sevdanla Üryanlaşır bedenim, Lal olur bütün sancılar. Haydi sevgili, acele et Zamanımız yok hüzünlerle oyalanmaya. Tut ellerimden Sevdaya hazırla gökyüzümüzü. Şiirlerimizi seviştir fütursuzca Dipnot düş altına sevmeye dair. Anlat yarının bir başka doğacağını Alnımdan öp yaşamak gibi Beni kucakla … Zeynep Nilgün Gökçeöz |
Toprakla sevişirdik
Toprak kokardı ellerimiz
Ekmeğimizi sıcaklığından tanırdı karıncalar
Biz karayağızlı namus işçileri
Kocaman ayaklarımız
Yağlı saçlarımız
Aşkı iyi bilen bir yüreğimiz vardı
Kefenimize işledik isminizi
Göğerdi dudaklarımız anmaktan
Keşke gitmeseydiniz
Yıldızların ağladığını öğrenmeseydi çocuklar
saygılarımla