Aşkın Şaibesi...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Zordur adam olmak. Olsam da kadın bilirim nasıl adam istediğimi. Bundandır , zordur adamlık işi. Hele koca yürekli. Pes doğrusu.
Önce bir kadın tanıyacaksın. Sana yakışacak. Öyle tanımalısın ki, aklın sana şaşmalı. Bakınca Davetkar bakışlarından, dolgun göğüslerinden, kıvrak kalçalarından önce içindeki bahçede büyüyen çiçekleri, gezinen börtü böcekleri görmelisin. Teninin renginden önce sıcaklığı vurmalı yüzüne. Sevda yelesi saçlarında umutlar beslemelisin. Dağlarına çıkmalı ama eşkiyalığa kalkmamalı, kül etmemelisin içinin ormanlarını küçük bir kıvılcımla. Zordur bir kadını anlamak. Ondan zordur ya zaten kadın gibi kadını taşımak. Coşkun iç denizlerinde serinlemek, kapılmadan hırçın dalgalarına. Zamansız sörf yapmaya kalkarsan dalgalarında savurur seni hiç tanımadığın yabancı kıyılara. Her kadın kendi uygarlığını inşa eder iç dünyasında. Sakın orda krallık kurmaya kalkma. Bırak o hediye etsin sana makamını. Yoksa her zaman o krallığın varoşlarında kalırsın. Dedim ya zordur adam olmak. Hele kadın gibi kadını taşımak. Ürkektir kadın. Hiç olduramaz toplumun giydirdiği elbiseyi üzerine. Ya dar gelir ya da bol. Ama olmaz bir türlü. Ölçüleri gizlidir çünkü kadının, zordur o ölçüleri almak. Narindir. Koklamasını bilmelisin. Hani bir kerede ömürlük gibi. Ve öyle sevmelisin ki yarın yanında olmayacakmış gibi. Her an gidici. Yaptığın her eylem sanki sonmuş gibi. İçindeki ezgiyi duymak lazım, ahengine kapılmak için. Yoksa detone olur sevmelerin. Teninden önce ruhuna dokunmalı, sarılmalısın. Unutma etin kasapta satıldığını. Ruhunu teninden ayırmaya kalkarsan yanılırsın. Eğer adam gibi adamsan o dünyanın kralısın… Lakin bir kadının pişmanlığına asla düşme… “sığmıyorum bu gece hiçbir yere dedi ve durdu kadın… adam uzaklara bakıyordu bana kalmayandın ağır ağır çekilirken gözümden zaman sen değildin belki de tüketilen alışkanlıklardı elimden kayan senden gitme vakti kaldır üzerimdeki hegemonyayı her dokunduğunda kanatıyorsun yaralarımı çok görme aklım dağıldı bu ara her yer saman sarısı sana varmadan boğuyorum haykırışları kocaman bir ağırlıksın kirpiklerimde yine de düşme içimdeki boşlukta kaybolacaksın “gidiyor musun” dedi kadın gizli gizli ağlıyordu ve arkasını döndü adam aklımın bütün kuşları sana doğru uçarken zaman geceydi alaca bir mora düşürmüştüm sana öykündüğüm düşleri dudaklarımda kalan sana dair tamamlanamayan cümleler tenimde kalan izin şaibeli bir nefretin en şerefli bekçisi ay buluta gizlendi çıkabilirsin göremez kimse seni artık gidebilirsin.. “seni seviyorum” dedi kadın sadece kendi duyuyordu yutkundu ve sustu adam her susuş bir heyelan içimdeki çocuk ölüme büyüyor gözlerin gözlerime yürüyor susuyor her susma koca bir öfke kusuyor kaç ölüm senaryosu yazdım kendime sen bilmiyorsun ben senaryosuz da her gece ölüyorum içimde intihar komandoları çığlık çığlığa duyamıyorum artık hiçbir sesi kendi sesimden başka kulaklarımı tırmalıyor her çığlıkta tiz sesim ve işte ölümüme yazılmış son şiirim artık ölebilirim.. kutlamalısın senden gidişlerimi sahi bu ilk cinayetin mi… sevgi kaya |
Önce bir kadın tanıyacaksın. Sana yakışacak. Öyle tanımalısın ki, aklın sana şaşmalı. Bakınca
Dav..
her susma koca bir öfke kusuyor
kaç ölüm senaryosu yazdım kendime
sen bilmiyorsun