Güneşin Ölümü
Med-cezire kalkan ruhumuzun inşirah bulduğu leyl’e
andolsun ki ölüm vadilerini aşarak özgürlük desenli yengiyle başladık hayata . puslu aynalarında kavganın hükmü verilse de tüm zamanların kadim uykulara bölüştürerek yüreğimizi soluk benizli çocukça düşlerimizin sinesinde güneşi gamzelerinde batıran bir çığlık olduk gönül çilesiyle çevrili ebabil yüzlerde ciğerlerine kan sıçradığında kartal suratlı cellatların ejderha pençeli mabetler devirdik içimizde keskin poyraz / yağız bir sessizlik ve içimizde katıksız bir nebi azığı mushaf mushaf yol aldık bir mazlumun ıslak gözlerinde ki ıslaksa bir mazlumun yangın alevi düşen siyanit gözleri çiğ düşmez güllere üşür kelebekler ve firar eder mayın döşeli cümleler /zift dolu gönüllerin yaşam sokağında iyiliğin kanına susayan dudaklarınız, zulüm ve şehvet kokan yüzlerinizi utanç yalasın! / tine zeytine ve azametiyle emin beldeye andolsun gidecek yurdum yok kalbinden başka.. mezar taşına asılı ölümüm şimdi uzat kollarını ölümcüllüğüm /recmedilmeye hazırdır gönlüm aşk muammalı ıssız şehrinde mintanımda talan edilmiş bir çoban yalnızlığı dudaklarımda güneş perdeli peygamber sessizliği.. bir avuç zaman tortusunun en kırık yerinde yasak meyveler düşerken gecenin rahmine ben kamburu çıkmış bir sabahı doğuruyorum şems ve mah’a andolsun ki kovulsam da cennetinden gidecek yurdum yok kalbinden başka.. Musa’ya İsa’ya Muhammed’e andolsun ki… Büşra Arslan Meçin |
okudum, düşündüm
hadis kıtabında şöyle bır kısa okumuştum, kelimeleri aynı yazamayacağım Allah af etsin
bir gün sahabe bakıyor ki iki çocuk oyun oynuyor, birinin elindeki oyuncak bebeğe hz Muhammet diğer bebeğe de hz Aişe ismini vermişler, bunu gören sahabe cok kızıyor ve bebekleri atıyor,... Resullah efendimize geldiğinde ona malüm neden yaptın onlar benimle oynuyorlardı, onların arkadaşıydım diyor, aslında uzun ama ben kısa gectim ...inşallah bulursam hadisin aslını yazarım...
senin yüreğini hissedebiliyorum
yazan gül kokan yüreğine sağlık diyorum
sevgimle büşra