Serüvensiz Yaşlandı KaygımızŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Çocukluğumuzun uçurtma iplerine yapışarak bir yağmur kokusunu doldururken içimize, biz ülküsüz resimler yapardık. ’Hayat’ çığlığımız iken hep derin boşluklar bırakırız ardımızda. Sevdalarla barışık, aşklarla karışık yaşayıp giderken, duman yalnızlığımızın tavında serüvensiz yaşadığımız günlere boş kadehler kaldırırız.
Hep aynı dualara açarız korkak avuçlarımızı
Mavi kanatlı bir kelebektir üç günlük ömrümüz Budala ve şaşkın düşlerin eğri tepelerindeki geçitte Bütün ayrılıkları bulutlara sererek güneşi bekleriz. Kırılmış sarı başaklara dönerek küskün yüreğimizi Üzerimize çivilenen kapılara kocaman kilitler asarız Bir avuç dünyanın çölünü sözcüklerimizle geçer Yüzümüzdeki toprak yansımalarına yakarı sunarız. Yalnızlığı inşa eden ömür işçileriyiz, mekânımız çok Ne yaşamışsak, neyi söylemişsek hep aynıdır sözümüz Ayrılıklara işlemişiz gönül mendilimizin kirli oyasını Yürek bağlamamızda oynayacak yok hiçbir ezgimiz. Mutluluk sularında hayalet bir kenttir hep aradığımız Yıldız döşeriz ruhsatsız saraylara, sızılarla sıvayarak Bir deniz geçer minicik ömrümüzden, mevsimler lal Kendi duamıza sessiz ağlayarak tutsak öpüşler ararız. Bitmiş çocukluğumuz, suskunlukla çürüdük, yıldızlar kara İki gözümüz yumuk, sağımız solumuz sobe, ömürdür ebe Kelepçeli bir yaşamak şarkısıdır dilimizdeki, hayalet kentte Serüvensiz anlatmak dile ne zor gelir, yaşlandı kaygımız. Selahattin Yetgin |
ve bize sadece gülüyorlar dışardaki bir avuçlar
sözle peynir gemisi yürümez diye
onlar güle dursunlar bak biz ne gemiler yürütüyoruz değilmi usta...
çok güzel olmuş saygımla