26
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
3206
Okunma
/dudağımın kenarında bir martı kanat açsa mutluluğa /
ne çok isterdim!
kahkahalara boğulsa tüm şehir
ve hatta göç etmeyi unutsa kırlangıçlar
ahşap evlerin saklı gizli yerleri aşiyan
kuş cıvıltılarıyla uyansa gün
/ gecenin koynundan
annemin eli değse taze ekmek kokusuna
/ her yer annem koksa
bahçedeki hanımelleri kıskansa
hüzün yapışkan elleriyle yakamızda
yaprak döküyor ömrümüz her mevsim
oysa bir kıvılcım yetecekti
sızısı geçmeyen sancımıza
aşk dedik!
/inatla
karşılıksız sevdiğimiz de oldu
sevildiğimiz de.
sararsa da fotoğraflar ruhumuzun çerçevesinde
kadere inanıp
güvendik birbirimize
vefasızların ardından
mendil sallayıp su dökmüşlüğümüz var bizim
bir de gökyüzü kadar engin yüreğimiz
gözyaşı mabetleri gözkapaklarımızda
sabırdan taşlar biriktiririz
toprak kokana kadar saçlarımız
umudumuz avuçlarımızda
mütevazi sevinçler biriktiririz
oya gibi işlenirken günler ömre
lâl kesilir kederimiz
bulutlar yüklenir hüznü
mesafeler arttıkça
emanet ederiz sevdiklerimizi Tanrı’ya
kundaklanmış düşlerimiz de vardır elbet
şıkları çalınmış cevaplar gibi
takvimlerden saklanır kimilerimiz
sustuklarından kaçar söyleyemediklerimiz
bir nehir gibi çağlasa da içimizde
altı kırmızı kalemle çizili satırlar gibi
durur alnımızın orta yerinde
...
o5ağustos012
Gülay Bulut