masal...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın o çocuğun elini tutacağım anne... tutma beni ... nehrin kıyısındaki o yalnız adam hala masallar anlatıyordu çocuklara ben döndüğümde anla, ben onu ilk gördüğümde yüreğimde bir ince titreyiş ardından serzenişleri o ıssız kumsalın göz yakan gemileri... yaşlanalım bu gece anne, sen zaten bir elini kaptırdığın zamanın pençesine bırak bütün bedenini benim saçlarımı eğirsin yaşlı, kör kadınlar... beyaz ipekten bir şal istiyorum omuzlarıma sızlayan bir taraf, bir kızıl tarafı olsun sen olsun sonra, o çocuk olsun gözlerimde... gözlerimde görülmemiş bütün elemlerin şaşkınlığı çekilmemiş, çekinmemiş bir yangın ardından yarım bıraktığım kitaplar dikilsin karşıma... bu gece yaşlanalım anne, sen bir vakit toprağa yasla başını ben yanında çaresiz, bitkin ağlayayım kemanımın kopan telinden sorayım fotoğrafları sonra bir anıyı da ben yakayım geçmişin peçesi düşsün! her oyunda hep sona kalan çocukluğum görünsün... yine d/ona kaldım anne... |
ve fakat yara ve tuzdan mürekkep bir esrar
nasıl da masal içre bir çocukluk anıyım böyle
sar baba beni başa sar...''
Desem de bilirim ki;
'' Köylü sesleri kovmuştur bazı kutsal şiirler
ve şehirli seslerden yoksundur mukaddes kitaplar
kovulmuştur bazı Allah cenahından bazı ruhlar
ve terkedilmiştir metropol gecelerinde yalanlara sığına esmer çocuklar..''''
Şiire dönmek istiyorum!!
''''Biliyorum ki zordur her şeyden dönüş
dönüş; prangasını almayana
ya da prangası kendisini kendisinden alamayanadır..
ahh içimin kutsal alevleri nasıl da semaha durmuş...'''
Kusura kalma şair, bir yere yağmalıydım azıcık. Yoksa böyle yorumlardan anlamam..