Ve
insan bazen bütün yalnızlıklarından soyunup kalabalığa karışmak istediği anların gerisinden yürürken adım attığını sanıp atmadığını fark ettiğinde, bütün köşeler kapılmış olduğu anlaşıldığında ve olduğu noktada sayarken adımlarını içinden ve kimselere bir şeylerin itirafında bulunamazken ve konuşmaya ihtiyaç duymak yerine susmakla yetinirken ve yıpranmışsa yılların ezikliğinden ve yüzündeki hüzün anlaşılıyorsa her fotoğraf karesinden ve açsa... ve açlığını bastırmak aklına bile gelmiyorsa ve kopmuşsa yaşamdan bir şeyler ve geri getiremiyorsa ve bir şeylerin arkasından söyleyecek söz bulamıyorsa, ve kelimeler bile dudağının arasında rehin bırakılmışsa ve ürpermişse insanların yabancı bakışlarından ve çekingenliğini sadece kalabalıklarda fark ettirebiliyorsa ve duyulan her ses kendini alıp götürüyorsa bir yerlere, hep bir şeylerin umudunu taşımakla adım atarken umudunun kaybettiği anı yaşadığını hissediyorsa ve hissettiklerini birilerinin anlayabileceği ümidi ile adımlarını daha küçük atıyorsa ve duyduğu her çığlıkta birileri bir yerde ölüyorsa, ve cebinde yakabileceği pek çok şey var iken ve de az şey yakabiliyorsa ve hep bir şeylerin bir şekilde eksikliğini yaşıyorsa ve eksikliklerinin hiç bir zaman tamamlanmadığını anlıyorsa, ve bütün bu anlam karmaşalarında hiç sokaklarını bilmediği bir kentin kaldırımlarında yürüyorsa ve yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyorsa ve soğuk sinsice içine işledikçe işliyorsa ve bütün kentin sokaklarına yağmur aynı eşit damlalarla düşüyorsa ve bir tek sen ıslanıyorsan...ve hayatının üstünün bir yerlerde kaldığını düşünüyorsan ve yaşantının geri kalanını başkalarının yaşantısına destek olması amacıyla yaşıyorsan ve yaşıyor göründüğün halde yaşamadığını bilen insanlar oldukça uzaktaysa ve dokunamıyorsan varlıklarına ve klişeleşmiş bütün cümleleri linç ediyorsan ve bütün bunlara rağmen ölmüyorsan ve ölmeyi bir kaç kez düşünmene rağmen yeltenemiyorsan ve rüzgar ve yağmur ve zaman aleyhine işliyorsa ve sen bütün bu anlam karmaşalarından kurtulmak yerine battıkça batmak isteğiyle çırpınıyorsan ve bir tanrının adaletinden şüpheye düşüyorsan ve isyan bayrakların yeni yeni dalgalanıyorsa yüreğinin en kuytu ve karanlık yerinde ve aldığın her nefeste tir tir titriyorsan ve de hala için yanıyorsa ve bu nasıl bir çelişkidir deyip anlamaya çalışıyorsan...
Boşuna yeltenme! anlamaya ve anlamlandırmaya da çalışma... Düş`sündür... Düş`müş-sündür... Sen şimdi üşümüşsündür, yürürken yaşantının üstünü fark etmeden düşürmüşsündür… |
üstü kalsın dedik ya hep hayata, üstümüzde bu sebepten tüm ağırlığıyla...
ve...ve... ve...