Biz Adam Gibi Aşk Yaşadık GüzelimYutkunmak yerine küfretmeyi yeğler ya Günahta olsa sayıp dökmek fütursuzca hani Kavramların arasında bir de adam ıssızlaşınca Denizkızları martı çığlığında çıkmışlardı ya küçük bir adaya Hani adamın canı çeker ya... Çilingir sofrasında düşüp kalmak sarhoşluğunda Kır bahçelerinde gün dönmesine dek sürer ya Dostluk ama adam gibi kıvırtmadan dobra dobra Biz aşkın tadını unuttuk bu kaosta Hani adamın canı çeker ya çekip gönülden sarılmak İçten geldiği gibi kemikler girer birbirine Hani öyle sıkası gelir Yanındayken anlamaz ya seni uflar! üfler! çıkar ağızdan Hani kızamasın inadına sararsın ya kollarınla Yalnızsındır artık özlemlerin boynuna sarılmış Boş yataklara yatmak yerine batarsın çıkamazsın hani Kışın ortasında sabah güneşin ilk ışıkları gelir çarpar suratına Sanırsın bahar gelmiş sevdiğin yanında Sarılmış sanki sırtından karnına bir derin oh çekersin hani ya Sonra bakarsın ki çarşaf ters dönmüş geceden kalama kâbuslarında Hani adamın canı çeker ya... Gençliğimizde yaşadığımızca özgür bir kamyon arkasında Arabayı benzincide bırakıp otostopla şehirden şehre gezerdik ya Nerde tırak orda bırak hani... Bir sırt çantasına dünya doldurup kendini dağlara vurmak Hani kıskanırdım ya çıplak ayakların çimenle sevişir gibi dolaşınca Gece ayazına aldırmadan mehtap altında uyumalara Yüzümüzü yıkamadan serin sulara anadan üryan dalmalara buz gibi sularda yıkanmaya Isınmak için ateş bile yakmazdık ya Gençtik o zamanlar güzelim hani gençtik ya kime kalacaktı koca dünya Biz sevişmeleri dağlara kumsallara emanet ettik hani var ya! Hani adamın canı çeker ya... Şeytan diyor! Demese de olurdu. Beklide korkarlardı ya Kayalıkların en tepesinden atlardık ya kol kola Denizin tuzu kururdu sırtımızda hani tuzlu öpüşler var aklımda En uzun kim kalacaktı dipte ya da kim ölecekti dengesizlikte O atlamaların adrenalin pompalamaları hani yürek isterdi ya Öldük diye arkamızdan geldikleri küçük kalp atışları anlık korkular... Biz neler yaşamadık ki! Ne delilikler yapmadık ki! Hayatta Paramız bitince bilmediğimiz kentin ortasında mendil açardık ya Hani anamızı babamızı kaybetmişiz de acındırırdık kendimizi ona buna Küçük serseriliklerimiz kocaman kahkahalarımız vardı hani ya! Sokakta bir küçük çocuk görünce aç susuz Antakya’da Varımızı yoğumuzu ona harcayıp aç kalmıştık ya Sonra kendi halimiz ondan beter olmuştu da karpuz tarlasında... Teyzeden dilendiğimiz biberli tandır ekmek hani ellerimizi yakmıştı ya Hayat dokunmuyor beter... Yakıyor artık sen çok uzaklarda ben yalnızlıklarında Hayal olarak gece geliyorlar yanıma sen orada ben burada Düşünüyorum biz ne deliymişiz senle olunca Adamın bazen canı yanıyor onca yaşanana ve unutmalara Adamın canı yazmak istiyor böyle zamanlarda Şiir mi desem, öykü mü desem, roman mı desem, masal mı desem Ne desem olmuyor fakat içinden geldiği gibi yazıyor Güldüysek güldürmek, ağladıysak ağlatmak, sevdiysek hissettirmek çekiyor Beklide adamın canı susmak istiyor... Beklide adamın canı çok şey istiyor... |