DâvetBu yol ikiye dar, (ben) için hayâl, Eliyle kendine kıyanlar gelsin. Yerinde kalsın baş, gövde ve mafsal, Bu râha.. rûhunu koyanlar gelsin. Gül açtı, gün doğdu, buyurdu lâle, Yangın yeri güneş, sebebi şûle, İster sultan olsun, isterse köle, Mânâyı maddeden soyanlar gelsin. Vardan öte bir var, bu yolda gâye, Varlıkta yok olmak, ne güzel pâye, Duyduğun ne masal, ne de hikâye, Fenâyı sevenler, sayanlar gelsin. Örtüler altında, gündüz ve gece, Göklerin üstünde, hep hece hece, Dilden de ziyâde, kalb ile nice, Cismini ismiyle yuyanlar gelsin. Yok bir tek yabancı, birdir cümlesi, Herkesin ezelden, ayrı hissesi, “Belâ...” diye O’na, ulaşan sesi, Tâ bezmi elestten, duyanlar gelsin. Bu yolda maksûdu, bulamaz akıl, Korkar da ummana, dalamaz akıl, Şu sırrı kabına, alamaz akıl, Mecnûn’un aklına uyanlar gelsin. Ne var ne yok perde, engel her bir şey, Zaman ile sâki ve sunduğu mey, Gönül ver, ne diyor sırra sırdaş ney, “Ondan, bundan, şundan, üryanlar gelsin!..” |
sıhat afiyet dilerim kalemi-yüreğe, hep daim olsun bizler ile