Sus, Sakın Konuşma !
Sus,
Sakın konuşma ! Yalnızlığın koynunda umutsuzlukla sevişen O zavallı fikirlerinin, Birazdan firar edecek kaçınılmaz isyana inat, Halâ beyinlerinde cirit attığını; Ve düş denen kara deliği, Haylaz bir çocuk gibi Düşüncesizce çomaklayan gerçeği, Bir daha asla bulamayacaklarını Bildiğini anlamasınlar.. Çünkü onlar; Yollarını aydınlatan güneşi Bir avuç yıldız sanarak, Gün ortasında uykuya yattılar.. Verdiği sözlerden dönmesi muhtemel, Herşeyin ilacı sandıkları O meşhur,o hayırsız zamana battılar.. Düşün ! Ya konuştuğun aslında onlar değilse ? Çünkü onlar, Şizofrenik bir edayla Kişiliklerini hayata sattılar.. Sus, Sakın konuşma ! Merhametsizliğe içgüveysi giden vicdanın Erkekliğini göstermekten aciz düştüğünü, Allı duvaklı gelin edilen sevdaların Para denilen genelevlere satılıp Acılı bakışlarla gülüştüğünü, Gördüğünü anlamasınlar.. Çünkü onlar, Ruhları yitik bedenlerinin Ölümün keskin tırpanına Karşı durabileceğine inandılar.. Yüzlerine yapışan maskenin ardına saklanan Sapkın bakışlarının vereceği O üç kuruşluk keyfin, Dertlerine ortak çıkmasına kandılar.. Düşün ! Ya sevdiğin gerçekten onlar değilse ? Çünkü onlar, Sol yanlarında çarpan yüreklerini Yalnızca birer et parçası sandılar.. Düşün ve anla artık ! Çoktan sömürgesi oldular Kan emici efendilerinin.. Onlar, Farkettirmeye çalıştığın hazin sonu Farkedebilecek kadar Farkında değiller kendilerinin.. |
SAYGILARIMLA