Yeşil Yusuf'çuk
Akar yeşil yusuf’çuk
akar bilmediğim ummalara tercihine aldırmadan seçeneklerimin asfalt çizgilerini ezen araba Nadası bitmiştir ekilen düşlerimizin Mart filizlenerek kapıdan gülümsemekte çatı aralarına sıkışan kedilere baharı müjdeleyerek çiçek açtırmakta kışa yorgun düşen bedenlere akar gönlümün yeşil yusufçuk’u götürür beni bilmediğim diyarlara herbir yeni durağı ardında eskiterek senin gibi tüm çapı yeşil bir araba Omuza yaslanan başa serilen bir başka düşüncelere hakim sevgi tek bir vücutta birleşir düşünceleri yüzünü bedeniyle maskelemekte kızın kanun gibi korumak isteyen delikanlı dolanı çevrelerinde hüznün kâtibi burkularak izlemekteler eskiyen durakları Anımsa yeşil yusuf’çuk şehrin muammalarına karışan insanların mutluluklarına yerleşen hüznü anımsa ifrazatı zorlanan düşünceleri(mizi) anımsa seninle ne yollar arşınladık sarnıçlarımızda ne cüzzam sevdalar çoğalttık söylesene anımsayabiliyor musun böylesine ürkek ve şefkatli sevdayı söylesene ne işi var bunların muammalara yolculuk eden insanların herbir karesine tutsaklık bulaşmışlar arasında Söylesene yeşil yusuf’çuk tutsaklığı kabullenmek için prangamı gerek bukağılara yetmez mi düşüncelerimize yerleşen kilitlenmiş düşüncesizlik illa namlusunu hissetmek gerek domuz suratlı gardiyanın ya da emrini mi beklemek gerek bira göbeği yapmış müdürün Düşer kentin göbeğine yerleşir koyu bir yalnızlık hücre dediğin nedir ki herkes kendi düşüncesinde hücrede değil mi yusuf’cuk yalnızlık bir tecrit koğuşu değil midir ve bukağılarda sallanan hüzün tutsaklık değil mi şehre Umutlanıyorum yeşil yusuf’çuk umutlanıyorum hüznümün arasında içimde sevinç çığlıkları atılmakta zor da olsa başarıyorum yalnızlığa tutsak olmuş insanların arasından tek vücut olmuş çifti dışarı atmayı yüzlerinde ki mutlulukları yüreğimin umut albümüne katarak Akar yeşil yusuf’çuk akar bilmediğim ummalara paçasına kadar hüzün dolu her köşesi bizim gibi yeşil araba bu yolculuk ya bir kanalizasyona gebe ya da engin mavi denizlere Selçuk ERKİ |
tebrikler....