*RÜYA ve Gerçek*Şiirin hikayesini görmek için tıklayın gönül kapınız çaldığında
duyar hissedersiniz kapı açıldığında gireni görmezsiniz hiçe açılmayı boşlukta sanırsınız duygu denizinde hep kulaç atılmaz bilirsiniz kaptan eğer sizseniz molalarda dalarsınız... *Gönül denizimde bir gemi belli değil rotasız seferi bordasında G DOKUZ ismi forsunda bir martı resmi* -229
tuttum kanatlarından
yakaladım takla atarak düşerken boşlukta mıhlı bir kahpe kurşun ile kanadında martının çığlıkları yükselirken şehrin uzayıp giden ömür gibi anı yüklü sokakların vurgun yemiş kesmekeşinden kaldırım taşı sayısınca adımlarım avaz avazdı yalnızlığım... uğranmamış tenhaların köhnemişliğinde nerede bir diken batsa kediciğin patisine ve bir taş takılsa açlıktan yapışmış kemikleriyle iki lokma arayan köpeciğin pençesine duyardım sızısını yüreğimde en derinde inip tamamlanmamış tutunda med cezirlere yakalanmış otobüsün içimde anı kalmış durağında isimsiz. sordum görevliye G dokuz? vardım kapısına düz betonun çalmadan ses geldi evde yokuz. "yabancıya kapıyı açma" âdeti yoktu elbette bu yerde kimselerin tam yoksan nasıl bildin nereden gördün diyecektim ki "hangi vakitte olursak gel" dediler muhabbetin biz bağında oluruz vardım ki sofrasına sıra geldi sorguya kimsin nesin denilmeden girildi konuya bütün sevdiklerimin hepsi orada gözlerinde gidişimin sevincini göremedim sessizce bir köşede sözleri dinledim söylenenler ekolu dağ tepe yok ortada kapılıp yankılara söz gelince gönül yazgısına giremeden konuya baktım ki kalmamış kimsecik sofrada neler oldu bilemedim tek şey ise bildiğim bir küçük tahtada yazılıydı “Hiçsin” açık avucumda bir tüyü duruyordu martının tuzu vardı saçlarımda ıslaklığı denizlerin kirpiğimde asılı iki damla yaşın kaldı buğusu toprağında unutulmuş mor menekşelerin bitmişti yatıya kal denilmeyen ziyaretim ben o kabir başında içimde kal denmeyi arzulayan hiçliği öğrenmiş davetsiz misafirdim Kiraz çiçeği Gönül Ersin |
Okudum hemde 3 kez ve büyük bir keyifle
Saygılar