-Başlıksız-Kendisine sözlük alacağımı söyleyip bir türlü almadığım ve bu sebeple doğrudan bu şiirimi kabul etmeyip, sözlüğün arasına iliştiriverirsen okurum diyen değerli dostum Edip’e. hatırlıyorsun değil mi Edip tüm kadınlar balık kokardı bu kentte. çok içince bir park yeri gibi aydınlık olurdu sözlerimiz köprü hayal edip feribotla yetinmek zorunda kalan tüm araçların mola yeri gibi olurdu sözlerimiz. bir kadının üşüyen ayakları gibi Edip çok içince. İstanbul’dan bakınca biz çok edepsizleştik. koca bir kenti ton balığından ibaret görecek kadar hemde. nedendir bilmem Edip bir tek dolmuşta gördüğün kızlara tutuldun sen. her yanından sarmaşık olur dökülürdü yolculuk. (ne güzel bir arsızlık) her gece deniz gören terasına yatılı bir misafir olurdu yalnızlık çok içince. aşkın ayağı kırılınca yaşatmıyorlar onu Edip birşeylerin düzeleceğine inandıramıyoruz kimseyi. insanlar için inancımız bir banka mı yoksa hiç durmadan hortumlanıyor muyuz nedir Edip? - Kadınlar haklısın Edip kadınlar. bazı kadınlar çok güzel öpüşür naziktirler. onları trafikte ilerleyen bir araç gibi görmek lazım Edip adama çok güzel yol verirler. ama endişelenme sakın yol oldukça herkes yolcu olmaya devam eder. İstanbul’dan neyse Edip. çok içince gözlüksüz böyle okunuyor bir garip memleket Çanakkale şimdi postaya veriyorum bu filmi yarıda kesip... haa, ayrıca mutluluk o kente köprüsü yok diye mi gelmiyordu Edip? unuttum... çok içince. |
okuyorum okuyorum, şiir yazasım geliyor sonra..
sonra,
hiçbiri okuduklarım gibi olmuyor, kendime kızıyorum, şaire kızıyorum, kaleme kağıda klavyeye elimin altında ne varsa herşeye kızıyorum..
yaz da,
okuyayım en iyisi..