-Başlıksız-
ellerimizde büyük iskender’in
atının çene kemiği gecekondular arasında kovboyculuk oynadığımız gölgemi ararken tükettim demokritos’un küskün bakışını abdera’da çiçeklerini soluıyordun alyattes’in ihtiyar kızıyla babil zincirleme yıkılırken küçücük avlunda adın maria mıydı gül rengi eğilip yağmurlu alnından öpüyordum suları her yanımda aynalar belleksiz geçtiğim çöl. atlantis’ten kaçan nuh ararat’ta şaraplı ekmek sunarken çölün tanrılarına ellerimde tek kişilik patika içki değil boğazımı yakan troçki’nin ölüm haykırışı azizlerimin günahkar susuşları içlerine akan kan kişniyor yüzyıllardır kentlerin gözeneklerinde kabarıyor denizler ikiye bölünmüş bedeninde bana ayrılmış iki siyah çan gözlerin yanarken göğsümde. |
ararat’ta şaraplı ekmek
sunarken çölün tanrılarına
ellerimde tek kişilik patika
içki değil boğazımı yakan
troçki’nin ölüm haykırışı
azizlerimin günahkar susuşları
içlerine akan kan
kişniyor yüzyıllardır
kentlerin gözeneklerinde
kabarıyor denizler
ikiye bölünmüş bedeninde
bana ayrılmış iki siyah çan
gözlerin yanarken göğsümde.
TEBRİKLER