1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
24
Okunma
Yüreğimde taşıdığım sevgi
artık derdime ilaç olmuyor.
Çünkü bazı yaralar iyileşmek için değil,
insanı Allah’a kadar yakmak için açılırmış,
bunu senden sonra öğrendim.
Söyle bana ey Yaradan,
nasıl aldın onu yanına?
Ben daha adını kalbimde bitirememişken…
Ben hâlâ “biz” derken
sen onu “emanet” diye mi çağırdın?
Peki ben neden buradayım,
bu eksik dünyada,
bu yarım nefeste
nasıl yaşayabilirim?
Bulutlar bu gece daha kara.
Saçların gibi…
Hani karanlık bile
senin yanında aydınlıktı ya,
şimdi karanlık
karanlığı utandırıyor.
Yıldızlar görünmüyor,
çünkü sen yoksun.
Gökyüzü bile
bana bakmaya utanıyor.
Bu şehir terk edilmiş sevgilim.
Sokaklar sensizliğe göç etmiş.
Kapılar kilitli,
pencereler kör,
duvarlar suskun.
Benim gibi…
Yüreğim de boş artık;
ne ses var içinde
ne umut.
Tutunacak bir dalım kalmadı.
Ama Şems der ki:
“Dal kırılırsa, köke dön.”
Ben köklerime indim,
en derinime…
Ve orada seni buldum.
Yanarak.
Ey aşk için yaratılmış adam,
bak neler oldu bu diyarda…
Sevgi dua oldu,
dua feryat,
feryat suskunluk…
Ve suskunlukta
adın yankılanıyor hâlâ.
Bil ki ben seni kaybetmedim,
ben kendimden vazgeçtim.
Çünkü bazı sevdalar
kavuşmak için değil,
insanı yok edip
Hakk’a ulaştırmak için var.
Şimdi ben
senin yokluğunda yanıyorum
ve bu yanış
benim tek ibadetim oldu.
Ve şimdi anlıyorum sevgilim…
Bazı vedalar toprağa değil,
insanın kalbine gömülür.
Ben seni hayatta kaybetmedim,
kendimde yitirdim.
Adını her andığımda
bir parçam daha sustu.
Eğer bir gün sorarlarsa
“Bu adam neden bu kadar sessizdi?” diye,
desinler ki:
Sevdiği Allah’a emanet edildi,
o da kalan ömrünü
yanarak tamamladı.
5.0
100% (2)