ve sukunet
Isırdıkça kanıyor parmaklar kan kağıtta
Kelimelerin intiharında harfler sallanmakta Ay kaçmalarına pusudan çıkan bulutlar Nem vurmuş geceye yıldızlar dizilmiş safta Parçalanan karanlığın içinde bir şeyler olmalı mutlaka Bir fırtına kopsun bekleniyor başında Ve sükûnet; bi sus-sana Gümbürdüyor gökyüzü ama bir sağanak arama Patlasa da içi dışı şimşeklerinde yok gücün Gidenler neden kaldılar Bir geçmiş güzel yalnız onlar mı kalanlar Sayfalar dolusu hatıralar Tevellütten başlayıp payidar kalıntılar Anıt gibi hepsi karşımızda ruhu taşıyanlar Vakti zamanın da çocuktular, gençtiler, toydular Ve sükûnet; aklımda kalan bi sus var Dikilmiş gözlerimde bayır Kıvrımlarında patikalar Yedi duvar bir pencere çıkmasın da Serenat yok bu gece iz var kalem de Varoşlar sessizliğinde Hüznü yalnız atalarımız duymasın diye Ve sükûnet; Uzanır göz değmelerim sokaklar dolmuyor Gam-barlar da tüttürülmüş duman kasvetin de hala Dönmüyorum bul-barlara haşmetiyle dublelerde namert Pipolar sönmüş iç çekişlerde azamet Ağız da parmak pür-olar, sırnaşık aydın-lıklar Kumpasite sistem de ancaklar Oysa yaşayan devler neden uyuklar Ve sükûnet; aklımda kalan bi sus var Dönüyorum ileriye yaşamak neyi getirir diye Yaktırmadığımız kitaplar paramparça hikmetiyle Tekrar dönmüyorum geriye Arabesk hüznü edebiyat parçalar Yıkılmışlığında kırık pencere Yerde bir gazete ne yok sence içinde Ve edebiyat dergileri kaç satıyor bayinde Ee bi sus aklımda kalan bir süs var... |
eninde sonunda
kusulur birgün