4
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
140
Okunma

Gecenin mührü kırıldı,ama ne yıldızlar ne de ay geldi.
Sadece o eski, paslı lambanın gölgesi, yere uzanıyor.
Elimde tuttuğum bir avuç kum; zamanı avlamaya çalıştım,
Ama parmaklarımın arasından Sızıp, bir hiçliğe karıştı.
Unutulmuş bir melodi, bir köşede kendini tekrar ediyor.
Her nota, bir vedanın imzasını taşıyor, keskin ve soğuk.
Dinleyen bir ben varım bu odada, bir de duvarların sessizliği.
Onlar da biliyor, bazı hikâyelerin sonu yazılmamıştır, yaşanır.
Bir zamanlar inandığım o büyük "biz" kelimesi,
Şimdi sözlükte yabancı bir terim gibi duruyor.
Anlamını yitirmiş, ağırlığını kaybetmiş.
Gerçek şu ki: Her başlangıç, gizlenmiş bir sonun ilk adımıydı.
Ne zaman bir aynaya baksam, tanıdık bir yabancıyla karşılaşıyorum.
Gözlerinde birikmiş bin yıllık yorgunluk, dudaklarında yarım kalan bir cümle.
O cümlenin ilk kelimesi sendin, son kelimesi ise bir çaresizlikti.
Şimdi ikisi de sessiz, sadece bakışlar konuşuyor onlarda dilsiz,
Dışarıdaki saatler hızla ilerlerken, benimki kırık bir camda donmuş.
Herkesin bir telaşı var, bir hedefi, bir vardığı yer.
Ben ise sadece geriye bakarak yürüyen,
Ayak izleri hep başladığı noktaya dönen bir döngüdeyim,
Dolabın en kuytu köşesinde bıraktığın o eski kazak...
Hâlâ o günkü gibi kokuyor, bir anlık yanılsama.
Kokuyu içime çekip nefesimi tutuyorum; çünkü biliyorum,
Bıraktığım an, o son izin de havaya karışacak.
Gözlerim, ufukta kaybolan son geminin rotasını takip eder.
Biliyorum, geri gelmeyecek, ne bir işaret ne bir pusula.
Ama beklemek, boğulmak kadar kesin bir eylem şimdi.
Suyun beni alıp götürmesini,
o mavi boşlukta çözülmeyi bekliyorum.
Ben, sürekli kayıp eşyaların bulunduğu bir oda gibiyim.
Herkes gelir, aradığını bulamaz, ama bir şeyler bırakıp gider.
Gidenlerin izleri kalır, tozlanır, üst üste birikir.
Oysa ben, sadece seni bulmayı umarak bekleyen, darmadağın bir enkazım.
Şimdi yazıyorum seni, zihnimin yıpranmış sayfasına.
Her harf bir pişmanlık, her satır ise bir kırık söz.
Mürekkep akıyor, sayfanın kenarından sızıyor yere,
Tıpkı içimdeki o dayanılmaz sızı gibi, durmadan.
Ve o yıpranmış sayfayı kapattığımda anlıyorum:
Ne yazarsam yazayım, silinmeyecek olan tek şey;
O ilk günkü masumiyetin, bugün içimde bıraktığı
Sonsuz ve soğuk, mavi bir boşluk
Cemre Yaman
5.0
100% (7)