11
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
246
Okunma

Burası, sözlerin tükendiği
Fakat sessizliğin çığlık attığı yer.
Karanlık bir odada, tek başına yanan bir gölgeyim.
Işığa uzanmak istiyorum, ama biliyorum;
O ışık sadece sensizliğin ne kadar büyük olduğunu gösterir.
Her sabah, uyanmak bir ihanet gibi geliyor bana.
Çünkü rüyalarımda bile senin bıraktığın o boşluk duruyor.
Ne doldurulabilir ne de üzerine bir örtü serilebilir.
Sanki dünya, tam da benim kalbimin o kırık yerinden eğilmiş.
Bendeki zaman bir kâğıt gibidir, Sadece sana ait kısımları yırtılmış.
Geriye kalanlar anlamsız, kenarları keskin ve incitici.
Okumaktan yoruldum bu kederi, her harfi acıyla yazılmış.
Ama yakamıyorum, çünkü o yakılan küllerin içinde bile sen varsın.
Bana kalan, bir veda değil, yarım kalmış bir cümlenin nefesi.
Ne bitirebilirim, o cümleyi, ne de hiç başlamamış gibi yapabilirim.
Askıda kalmış bir gökyüzü, ne yağmur ne de güneş vaat eder.
Sadece o beklemenin ağır, gri tonu, her zerreme yayılır.
Bazen en ufak bir ses bile
Bir müjde bekleyen kulağımı yanıltır.
Sanki kapı çalacak, ve sen,
hiçbir şey olmamış gibi gireceksin.
Oysa ben biliyorum ki,
Bu evde kapılar sadece kapanmak için açılır.
Ve her kapanış, içimdeki o boşluğu bir kat daha derinleştirir.
Şimdi sadece anılardan oluşan bir müzede rehberim.
Her köşede senin heykelin, her buğulu camlarında senin nefesin var.
Ziyaretçim yok, sadece kendi geçmişimle konuşuyorum.
Ve her konuştuğumda,
Aslında ne kadar yalnız kaldığımı anlıyorum.
Benim için mevsimler, renklerini çoktan yitirdi.
Ne baharın heyecanı, ne yazın ateşi, ne’de sonbaharın hüznü kaldı.
Sadece bitmeyen bir kış;
dışarıdaki karın değil,
İçimdeki donmuş umutların beyaz ve soğuk kışı.
Ve anlıyorum şimdi, hiçbir şey tamamlanmayacak bu hayatta.
Çünkü bazı kayıplar, sadece bir boşluk yaratmakla kalmaz.
Onlar, varoluşun ta kendisi olur,
Ve ben o eksik kalan boşluğun, sonsuza dek şahidiyim.
Cemre Yaman
5.0
100% (12)