Sumru
Dışarıdan bakıldığında,
Asi, hoyrat,baş edilemeyecek kadar hırçın,
Değil uzanıp tutabilmek,
Rüzgarda savrulan kokusunun çiğlerine işleyecek olmasından bile korkulabilecek
kadar güzel bir kadın.
Kimi zaman değil yer yer kokusuna bil layık hissetmiyorsun kendini...
Ucu ucuna yaşamak gibi bir şey aslında ona tutunmak,
hep yanındaymış gibi lakin her an çekip gidebilecek gibide.

Dışarıdan bakıldığında diğer insanlar tarafından görülen,
Kavgacı, geçimsiz,küfürbaz,umursamaz,
gününü gün edip kimseyi iplemeyen bir kadın Sumru.
Doğru; ama anlaşılmayan şey şu;
Kendini kimseye göre değil de sadece sevdiği insana gör ayarlayan bir kadın.
Onun için sabır edebilecek,
Onun için kendini değiştirecek,
Onun için savaşabilecek
Onun için ve yalnız kendisi için uçurumların kenarından atlayacak kadar cesur bir kadın.

Alnının ortasına dan kaküllerinden süzülüp sanki gözlerine düşmüş hüzün...
Uzun uzun bakmazsan göremez, uzun uzunda bakamazsın zaten.
Güldüğü zaman çenesinin kenarlarına tutunmuş gamzelerinde,
Uyumak için bir ömür harcaya bilmek ve sahip olduğun,
Her şeyden vazgeçirebilecek bir kadın Sumru.
Özlediğinde henüz yan yana gelmemişken bile,
Burnunun direklerini sızlatabilecek bir kokusu var sanki,
Şey gibi sanki bir tutam yasemen biraz da vanilya ve nergis çicekleri gibi.
Adını vermediğin bir duygu bazı kadınlara baktığında kokusuna kadar hissedebilmek...
Çamura bulanmış olsa bile ona ait kokuyu hissedebilmek...
Derin bir hüzün var gözlerinde,
Onu kırıp döküp inciten her şeyi bulup avuçlarının arasında ufalamak istiyor insan.
Belki de dünyanın en sakin insanını bile delirtip,
Seri katil edebilecek kadar tehlikeli bir tutku onu sevmek.
Fakat onun tarafından sevilmenin hissini,
Oturup senelerce uğraşsam anlatamam bile öyle eşsiz öyle muhteşem bir şey.
Tırnak uçlarından, saç tellerine kadar buram buram kadın kokan bir kadın Sumru...

Bilmediğiniz öyle çok şey var ki ona ait,
En yakını kan bağı can bağı olanların dahi Sumru’ya dair...
Aslında o bir anka,
Anka kuşum benim.
Küllerinden doğmaya çalıştıkça,
Yalnızlaştırılan,yerle bir edilip kırılıp dökülen enkaz halinde bırakılan...
Ona dokunabilmek güneşi çırılçıplak elle tutmak,yanmak kül olmayı göze alabilmek...
Bakışlarında bir şey var, sesindeki tınıda da öyle,
Güldüğü zaman cennette hissettiriyor insanı.
Göğüs kafesinde yatırıp saçları tel tel okşamalık,
Dışarıdan bakıldığında dünyaların servetini önüne serip,
Ona asla sahip olamayacağınızı düşündüren o kadının aslında,
Bir bayram şekeri ile dahi dünyası olabileceğiniz gibi...