0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
106
Okunma

Gönül bağımızda bir zaman güldü taze,
Neş’eyle coşup açan o nazlı neş’e,
Şimdi hazan yeli vurdu, figân etti bize,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Bülbül olup güle feryât ederdim her an,
O şirin dillerden bal damlardı tatlı can,
Gözyaşı selleri kuruttu geçti bu cihan,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Söz vermiştik ki ayrılık bilmez bu sevda,
Göklere çıkardı adımız, dillerde hüda,
Yıkıldı dağ gibi sandığımız o binâ,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Nice meclislerde yaktık yakıldık nâra,
Her bakışımızda bir destan sığdı araya,
Mürekkebimiz tükendi, düştük zarâra,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Hicranın ateşi düştü her bir yuvaya,
Yandı kül oldu her hayal, her bir rüya,
Dertli bir bülbül gibi kaldım ahu zâra,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Kalmadı o bahar, o gülşen, o şirin avaz,
Dilimde acı bir tat, kalbimde kederli yaz,
Bu ayrılık bizi etti dertli ve biraz,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Sözü tamam eyleyen Aşık TURHAL der ki:
Yazılan ne varsa kaderden, gönül ne bilsin ki,
Herkesin aşkı bir gün olur da göğsünü sıkar ki,
Aşkımız sarardı, döndü gazele gazel.
Hüseyin TURHAL