0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
99
Okunma
Nasıl bir gurbetsin sen,
toprakta tohumundan açamayan
bir çiçeğin sızısı gibisin içimde.
Ellerim titreyerek kahra mektup yazıyor,
sen gideli beri harfler bile üşüyor.
Hasret, pencere önünde solgun bir menekşe artık,
zemheri her gelişinde seni götürüyor.
Çaresizlik, sol yanımda sessiz bir dağ,
gözlerim boşlukta savruluyor;
her bakışım sana varmak isterken,
duvarlara çarpıyor adın.
Alıştırma beni yokluğuna sevgili,
buhulu sesinden bir “merhaba” duymak için
canımı bile veririm.
Yalnızlığınla vurgun etme bana çıkan yolları,
bir elvedaya sığdırma solan ruhumu.
Seni seviyorum,
ama takvimlerden çalamıyorum artık zamanı;
yelkovanla akrebin ecelin üzerine yürüyüşünü
her gece sayıklıyorum.
Gel...
akrep yelkovana kavuşmadan,
ben kavuşayım sana,
ey yar.
5.0
100% (2)