2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
106
Okunma
Bir devsa kara bulut çatımızın üstünde
Bizim camlarımızı ıslatır sadece
Ne giden var, ne de tam olarak gelen
Biz buradayız işte, söz birliği etmişçesine
Yetmişiki dilde
Kirleten bir yağmur kitlesi düşüyor
Bulutların içinde
Sis perdeleri çekilmiş;
Aydınlık günlerde bile önümüze
Yani tuhaf ama yapayanlız kalmış
Koca bir evrenle göz göze
Ne gerek var bu kadar tüzüğe
Sevginin kitabı duruken yüreğimizde
Ağızımızdan çıkacak sözcükler
Yazılmışken beden dilimizde
Pencerelerden göğe bakıp
Bulutları benzettiğimiz şekillere
Fantaziler eşliğinde
Düşler güzelleşir havada süzülerek
Bir devsa kara bulut çökünce göklere
Havada süzülerek düşünce yere
Albüm fotağrafları gibi
Renklere bürünür bastığımız toprak önümüzde
Bir yaşam belirtisi arıyor gözlerim
Kendi körlüğü içinde
Ve her nesne yüzeye doğru büyüyor güneşle
V eben düşünüyorum
Trenin sağ kompartumanın içinde
Beni dışarıya bağlayan pencereyle
Bulutlar, kapkara ve ağır bir kasvetle
Uçuyorlar üzerimde
Umutsuzca dökülürken ömrümüze
Niye bu kadar karamsarlık çöküyor
Yine üzerime
Şairlere özgü bir melankoli var dizelerimde
Oysa ben gömmek istiyorum
Melankoliyi sözcüklerle bulutların içine
Bonn – Koblenz yolculuğu esnasında ve geceye çöken bulutlu karanlığın bana göndermiş olduğu sessizliği düşünerek karaladığım dizeler.
Sosyolog Hasan Hüseyin Arslan - 19/20.10.2025 – Gece saat 00:10‘da
5.0
100% (3)