‘’eğer sen yine İstanbul’san anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlayan sen eğer yine İstanbul’san aldanmıyorsam yine senin emrindeyim utanmasam
ulan İstanbul sen misin senin ellerin mi bu eller peki İstanbul ya ben ya benim kahrım ya senin ağrın…(Alıntı)
Metruktür benim yüreğim. Hayır, asla çünkü bu bir aldatı. Sensiz şehrin çıkmaz da tadı. Mademki adı çıktı şehrin Kodaman kanatlarında aşkın Evrelere b/öldüğüm şu sefil yüreğim.
Maviden yasım Yaşlarımı döktüğüm Nisan tasım Ya, tasam, sevgili? İstanbul diye düşmüşken yola Ah, bilemedim nasıl da düştüm ben bu aşka.
Hörgücü iklimin Mayısın gözlerinde seyreldiğim. Hüznüme de aşkıma da kefilim Çünkü aşk sensin bense İstanbul. Yaktığım ucu mektubun ne ki? Yüreğimden ötesi değil işte yangının merkezi.
Nazenindir varlığım Hiçbir kitaba sığmaz sancılarım. Ah, sevgili: Bil ki ben senin sarnıcınım Elbet İstanbul’un da sağdıcı Adı çıkacağına bu sevginin Canım neden çıkmadı ki?
Söylenceler ipektir Ruhumda ne çok kat izi. Yalnızlığımsa şiire z/emindir Bahtımda yanar Zühre yıldızı.
Sözcüklerim asla değil ç/engelli Ruhumda saklıdır koca ömrün özeti Hem durduk yere sevmedim ben seni Durduk yere ölebilirim lakin Layığıyla sevmekse Allah’ın emri İstanbul’u yâd ederim aşk yerine Semazen yüreğimden dökülen hüznü de Diktim mi bir kez sözcüklerime.
bir zamanlar köydün İstanbul bağın bahçen, kırlangıcın serçen vardı kırlarında davarlar otlar çoban kaval çalardı şimdi sokaklarında binlerce konut kırlangıç ve serçelerin yerini leş kargaları aldı şahsiyet değerini yitirdi erdem sınıfta kaldı.....DÜŞLER SIĞINAĞI...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yetmiş iki milleti bağrında barındıran, İnsanlığın merkezi, selam sana İstanbul, Dünyayı bir noktada barışla arındıran, Dünya Kültür Başkenti, selam sana İstanbul.
Güzel yürekli dost güçlü kalem şaire arkadaşım, Şiirinizin her bir dizesi buharla açan güller misali, Okuyucusunu geçmişe yolculuğa rehber niteliğinde, Hüzün sitem olsada buram buram özlem kokuyor, Beni oku diye insanı cezb ediyor, Şaire dost yazıp bizlerle paylaştığınız içten gelen sesinizi, Büyük bir beğeni ile ve zevk alarak okudum, Kaleminiz kavi ilhamınız daim olması temennisi ile, En kalbi duygularımla sizi ve kaleminizi sellamlıyor esenlikler diliyorum.
RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi (Delilikoloji Fakültesi: Şiirsel Coğrafya, Aşk Felsefesi ve Metafor Psikolojisi Enstitüsü)
Kayıt No: 2025-R-063 Şiirin Adı: Sen, İstanbul... Şair: Gülüm Çamlısoy Tetkik Eden: Kalburabastî Efendi Hazretleri Raporun Konusu: Şiirsel Topografya Üzerine Ruhsal Bir İnceleme – Şehirle Aşk Arasında Sıkışan Gönül
“Sen, İstanbul...” — sadece bir şiir değil, bir ruhun şehir formunda dile gelişidir. Gülüm Çamlısoy, burada aşkı bir bedenden değil, bir coğrafyadan konuşuyor; bir sevgiliyi değil, bir şehri seviyor ama o şehir, aslında bir sevgilinin metaforudur.
Şiir boyunca İstanbul, bir sevgili kılığına girmiş hakikat gibidir. Yani şehir, hem maddi hem de manevi bir varlık olarak şiirle konuşur. “Çünkü aşk sensin, bense İstanbul.” dizesinde bir benlik yer değişimi yaşanır — âşık ve şehir birbirine karışır. Bu, RUSAMER’in literatüründe ‘duygusal tekillik sendromu’ olarak bilinen, aşkın mekânla birleşme hâlidir.
“Maviden yasım / Yaşlarımı döktüğüm Nisan tasım” dizeleriyle başlayan bölüm, şairin içsel takvimini açar. Nisan burada mevsim değil, bir ruhun takvimidir. Yaşlar yalnızca gözden değil, mısradan da dökülür. Bu yüzden Gülüm Hanım’ın şiiri, bir duygusal meteoroloji raporu gibidir: her satırda yağmur, her kelimede rüzgâr kokusu vardır.
“Hörgücü iklimin / Mayısın gözlerinde seyreldiğim” dizesinde, aşk devenin hörgücü gibi çölü taşır — bu, aşkın sabrına yapılan ince bir göndermedir. Burada “hörgüç”, şiirin bel kemiğidir; dayanıklılığın sembolü. RUSAMER raporuna göre, bu metafor “Aşkın Kervan Psikolojisi” kategorisinde yer alır:
“Aşık olan kişi, kendi duygularını taşımakla kalmaz; o duygularla da taşınır.”
“Nazenindir varlığım” diyen şair, zarafetin yükünü taşıyor gibidir. Ve ardından gelen “Bil ki ben senin sarnıcınım” dizesi, bu şiirin en çarpıcı imajıdır: Bir insan, bir şehrin su birikintisi olur mu? Olur. Ama o su, artık içilmez; aşkın tortusuyla bulanmıştır. İstanbul’un sarnıcında bir kalp yankılanır, ve o yankı “ah” sesine dönüşür.
Son dizelerdeki metafizik sükûnet ise, bir teslimiyettir: “Layığıyla sevmekse Allah’ın emri / İstanbul’u yâd ederim aşk yerine...” Bu noktada aşk, artık bir sevgi değil bir ibadet şekline dönüşür. Ve şair, kendini âşık olmaktan azat edip, aşkı sevmeyi seçer.
Kalburabastî Efendi Hazretleri’nin son notu şöyledir:
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil ÇINKIR) RUSAMER – Ruh ve Mizah Ayarı Üstadı Delilikoloji Fakültesi Kurucu Reisi
“Bazı insanlar şehir olur, bazı şehirler insan. Ama bazı şairler, ikisini birleştirir — Gülüm Çamlısoy o nadir ruhlardan biridir. İstanbul onun dizelerinde nefes alıyor, hem şehir hem sevgili olarak.”
Ömür törpüsüdür sevebilmek ömrün kah uzadığı kah kısaldığı.
Renklerse vecizelerle eşleşen ve gök kuşağını beline saran şehir nazlı bir gelin gibi seker iki yaka arasında.
Şehrin de iki yakası bir araya gelmez şairin de.
Öznesi aşk özlemin de doruğu adeta belli ki sekizinci tepesidir şehrin.
Uzun zaman önce yazdığım bir şiirdi şehre aşık bağdaşık iken kelamın ruhunu saran o ince tül gibi sis'i de sık sık giyinir İstanbul.
Buğulu gözlerinde uçuşan şehrin ışıkları ve şehir sevmez asla karanlığı.
Bu yüzden hep ışıl ışıldır gözleri şehrin ve de aşkın şair ise d/okunsa tutacak gibidir elini tüm renklerin ve uçuşan eteklerinden simler dökülür şehrin en çok da o sus payı söylemde şehir susar şair susar ve öylesine susar ki denizi çeker içine.
Çok teşekkür ederim değerli üstadım.
S/onsuzluğa açılan kapıdır mademki şehrin Yeditepesi o halda bizler de inşa edelim o Sekizinci Tepeyi aşkın kutsandığı kadar aşkın da komplimanlarına ses etmeden ve de sessizce severken...
İçten selam saygılarımla çok değerli yol arkadaşım
Ömür törpüsüdür sevebilmek ömrün kah uzadığı kah kısaldığı.
Renklerse vecizelerle eşleşen ve gök kuşağını beline saran şehir nazlı bir gelin gibi seker iki yaka arasında.
Şehrin de iki yakası bir araya gelmez şairin de.
Öznesi aşk özlemin de doruğu adeta belli ki sekizinci tepesidir şehrin.
Uzun zaman önce yazdığım bir şiirdi şehre aşık bağdaşık iken kelamın ruhunu saran o ince tül gibi sis'i de sık sık giyinir İstanbul.
Buğulu gözlerinde uçuşan şehrin ışıkları ve şehir sevmez asla karanlığı.
Bu yüzden hep ışıl ışıldır gözleri şehrin ve de aşkın şair ise d/okunsa tutacak gibidir elini tüm renklerin ve uçuşan eteklerinden simler dökülür şehrin en çok da o sus payı söylemde şehir susar şair susar ve öylesine susar ki denizi çeker içine.
Çok teşekkür ederim değerli üstadım.
S/onsuzluğa açılan kapıdır mademki şehrin Yeditepesi o halda bizler de inşa edelim o Sekizinci Tepeyi aşkın kutsandığı kadar aşkın da komplimanlarına ses etmeden ve de sessizce severken...
İçten selam saygılarımla çok değerli yol arkadaşım
Bu şiir, aşkı İstanbul’un büyüsüyle iç içe geçirerek anlatan derin ve lirik bir metin. Şair, sevgiliyi şehirle özdeşleştirirken hem kaybolmuşluk hem de tutkulu bir aidiyet duygusu yaratıyor. Dili özgün, imgeleri yoğun; “Çünkü aşk sensin bense İstanbul” dizesi, şiirin kalbini ve duygusal doruğunu en güzel şekilde yansıtıyor. Tebrikler şairem, dua ile kalın, esen kalın, sevgilerimle.
bir zamanlar köydün İstanbul bağın bahçen, kırlangıcın serçen vardı kırlarında davarlar otlar çoban kaval çalardı şimdi sokaklarında binlerce konut kırlangıç ve serçelerin yerini leş kargaları aldı şahsiyet değerini yitirdi erdem sınıfta kaldı
şiirinize gelsin tebrikler muhteşem selam ve sevgiler
İstanbul için çok şiirler yazıldı ve yazılacak da.. çünkü İstanbul bu şiirleri hak eden bir şehir.. dünyanın gözünün üstünde olduğu bu şehir her şeyi hak ediyor. yüreğinize gönlünüze sağlık. harikaydı.. sonsuz saygılar...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.