0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
88
Okunma
Ne zaman şu sokaktan geçsen
Lal bir dünya..
Öyle bir susarım ki
Apolitik harflerim ölür
Elveda derim şiir yazdığım kadınlara
İsyanım var ,tarih defterimi işgal eden Napolyon’ a
Öyle bir susarım ki
Sözcükler pimini çekerler üzerlerine
Doğum gününü ezberlemiştim,ilk parmaklarındaki yarayı sorduğumda
Kırkındasın artık..
Değişmemişsin
Çatların kaşık
Gôzlerin iki buğday başağı
Ve ellerin uzakta..
İkimize yetmeyen iklimler
Bir bahar bozgunu
Habersiz geldin Nisan yağmurlarıma
Hoş geldin, ağır ağır bekleyen toprağa
Mevsimlere, şiir yazacak vakitleri büyüttük
Okuduğum kitaplar ve sevdiğim kadınlar,
Hoşlandım uyuduklarında,sustukları yalanları ve üzerlerindeki karanfil kokusundan. ..
Sen geldin!
Kasvetli bir ikindi vakti
Öptün içimdeki çocuğu tanımadan
İlktir,bedensiz öpüşlerim
Dokunmadan ,görmeden, portakal rengi gülüşünü
Mutluluğa hasretiz ve dişlerimizi açıyoruz
Uzaklık gibi yuttuk her şeyi
Denizleri,zamanı ve çiçekleri
Bizde gömülüydü her şey
Avuçlarımızda gömülü ,
Kıvranıp titreyen gölgeler
Hasret,sevdadan değil yavrucuğum
Anıların pusuda beklemesidir
Çiçeklenen şarkılar,
Yediğimiz üzümlü kekler,
Kaçırdığımız trenler,
Kaybolduğumuz sokaklar ..
Sana hoşça kal demek, erken bir mevsimi çağırmak
Vedalar ,cesur adamların coğrafyasında bir lügattır
Ben başka şehirlerde,başka iklimlerdeyim
Ve bu yüzden korkuyorum...
5.0
100% (2)