İKİZ RUH AY VE YILDIZ
İkiz ruh ay ve yıldız akışında dost gülüşü aradı
Düşle umut beste gibidir İçimde bu bestelerin fasılları söylenir İşte şimdi damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor Kadere gafil avlandık! Sabır terbiyesi Ecdat mirasım oldu Ömrümün hazinesinde taşıdım onu Ardı sıra baktırdılar, sarmaş dolaş, Mutluluğun budur hatıra tablosu denecek kadar El ele ruhlar Uçağın merdivenlerinde durakladı genç adam Atacağı adımın kendini götüreceği yerden korkuyordu Kadının ısrarıyla adımladı basamakları isteksizce Uçağın girişinde ateşten kavisler çizen bakışlar İsraf etmeyin zekânızı Acınacak gibimi duruyorum sizin yamacınızda? Genç adam, kıvrık parmaklarını ısırdı İntizara değmezsiniz farkında bile değilsiniz Gözlerinde yıldız parıltılarının cümbüşü Üst üste bükülmüş,kıvrık parmakları Tırnaklarını sapladı kan içinde kadının elleri Kadın bilirdi medet istemenin budur simgesi Mantosunun yeniyle kuruladı Ağızından damlayan salyaları Bu uzvi acı ruhları baş başa bıraktı Kendi gücünle oturttu genç adamı koltuğa Cebinden bir çift çorap çıkardı Hapsetti genç adamın ellerini Mumyalanmış zavallı bedbaht ruhlar Merhamet ibadetin hangi pınarından toplanırdı? Durmuş bir saat gibi bütün fikri Genç adam Külkedisi gibi başını sürtüyordu kadının omzuna Önce kendi boynunu kaldırdı öptürdü kadına Sonra kadının boynunu aradı Salyalı dudaklarıyla defalarca öptü Gönül koyma sakın, sen benim gönüllü esirimsin Mazlum bir tebessüm ya o bakış Kendi kendine ibadete benzeyen Kaside nağmesinin billur duası bakışın manası Cehrelerin ikliminde Ömrünün kederlerini tüm acılarını örtmüştü Bütün kasavetini kaybetti Bu kozmik ışınlar Hazin bakışlar manalı tüm sözler Güneşten nasip almayan çimler Yol kenarında sokağa aitmiş gibi Duruyorlardı insanlığın arasında Daha ziyade bir kâbus Zıt kutuplar Hayatın olduğu yerde ve hayata dayanmak için Güç veren bir memba gibi duruyordu Bu kadın Hülyalarla hayatın hangi parçasını görüyorlardı? Sizler hayatınızdan bir kez soyunun Sizin çaresizliğinizin her çeşidinin maneviyatına talibim Baktılar Ne gördüler? “Hiç" İbret bunlar Göre bilen için görülecek çok şey var Unutamayacağı bir yığın iç parçaları Hayatlarını zehirleyen bu latife hayaller Vefayı tartamayan değişken özler Üstünde elbise olan canlı bir hatıraya benzeyen Bir hayat artığının ruhları bunlar İnsanlığa mı? İnsana mı? İtimatını yitirmiş bir bıkkınlık içinde Nefes alacak en küçük yer bırakmayan Bir ahtopot kollarıyla onu kucaklıyordu Bu haller Simdi çoktan beri unuttuğu Bu bakışlar arasında doğduğu yıllara oturmuştu Görkemli hayat bazen zalim ve haşin Hiç ummadığın yerde bir yarasa Tam adım attığın yerden fırlar Zihnin filminde savunacak bir umut bulurdu Kadın Her düş bir umuttur dedi Bulutlar arasında kıştan kalma sûkut bir üşüme Umudun bitmesi perdenin inmesi demekti Öylece baka kaldı uçağın buğulu penceresinde KAYIP YALDIZ |