-Başlıksız-
çürümüş portakal gibi
dünyayı sıksan kan dökülür parmaklarımızdan. sokakta insan ölüleri ve zulüm çiçek takılmış yakalarımızdan batıyor güneş ne deniz mavisi gözlerimiz topuklarımız ne kırlangıç yumurtası çıplak gövdemizden büyük ve uzun kemiklerimiz açlığı bir madalyon gibi sarkıtarak kadınlarımızın gurbeti kadar geniş caddelerde işçilik yaparak ölümle kolkala geziyor. güneşe batırıp parmakla çizdiğimiz ayın altında kurşun gibi eriyip giden karanlık bir gecenin göğsündeki yıldızlar kadar uzak ve petrol kuyularından dar ve derin toprak kokan gönlümüzün dört yanını kanlı bir hançer gibi kıvrılarak kuşatsa da gök sulardan ve acılardan dokunmuş ölümle kolkola gezen kemiklerimiz bakırdan ve nar çiçeğinden urgan gibi sevda çekiyor. biz halkız emeği terden sevdayı gönülden vermişiz. |
parmakla çizdiğimiz ayın altında
kurşun gibi eriyip giden
karanlık bir gecenin
göğsündeki yıldızlar kadar uzak
ve petrol kuyularından
dar ve derin
toprak kokan gönlümüzün dört yanını
kanlı
bir hançer gibi kıvrılarak
kuşatsa da gök
sulardan ve acılardan
dokunmuş ölümle
kolkola gezen kemiklerimiz
bakırdan ve nar çiçeğinden
urgan gibi sevda çekiyor.
biz halkız
emeği terden
hemen
şahane dedim
şiire
ve
şaire
efem
...